Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/14234 Esas 2011/341 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/14234
Karar No: 2011/341
Karar Tarihi: 19.01.2011

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/14234 Esas 2011/341 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, taşınmazlarda murisinin adının yanlış yazıldığına ilişkin tapu kaydının düzeltilmesi için dava açmışlardır. Mahkeme, tapuda malik olarak yazılı olan kişinin mevcut olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak, nüfus kaydı ile tapu malikleri arasında uyuşmazlık olduğuna dair deliller bulunduğundan, mahkemeye eksik araştırma ve inceleme yapmakla suçlanarak karar bozulmuştur.
Kanun Maddeleri: N/A
14. Hukuk Dairesi         2010/14234 E.  ,  2011/341 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 11.09.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydının düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 09.02.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı, dava konusu taşınmazlarda murisinin “...” olarak geçen isminin “...” olarak düzeltilmesini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonunda tapuda malik olarak yazılı olan kişinin mevcut olduğu, davanın ispatlanamadığı gerekçesi ile dava reddedilmiştir.
    Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
    Davacının adının düzeltilmesini istediği murisi dedesi, nüfus sicilinde “... ve ... oğlu 1885 doğumlu ... ...” şeklindeki kimlik bilgileriyle kayıtlıdır. Dava konusu taşınmazlar ise tapu kaydına dayalı olarak 1998 tarihinde yapılan kadastro tesbiti sonucunda “... oğlu ... ..., ... ..., ... oğlu ... ..., ... kızı ... ..., ... oğlu ... ... ve ... ...” adına müştereken tescil edilmiştir. Mahkemece de tespit edildiği gibi nüfusta ... oğlu ... ... ile tapuda malik görünen ... oğlu ... ...’ın kaydı örtüşmektedir. Yine tanık beyanlarında adı geçen ve İstanbul’da bulunduğu bildirilen ...’nun ise nüfusta ... oğlu ... ... olarak kayıtlı olduğu ve ..., ... ve ... adlı çocukları olduğu anlaşılmaktadır. Ancak; kadastro tespitine dayanak olan tapu kaydında malikler “... oğlu ... ... ve karısı ... ve çocukları ..., ..., ... ve gelini ...”dir. Tapu kaydı bu şekilde
    oluşmuştur. Davacının murisi ... oğlu ... ...’ın çocukları ... eşi ... kızı ... ..., çocukları ..., ... ve oğlu ...’in karısı (yani gelini) ... ... olduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle nüfus kaydı tapu maliklerini doğrulamaktadır. Her ne kadar toplanan bir kısım deliller aleyhe olsa da her hangi bir hak kaybına neden olmamak için tapu malikinin kim olduğu hususu şüpheye yer vermeyecek şekilde araştırılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bu nedenle tapu maliki olduğu beyan edilen kişilerin bizzat, ölmüş ise mirasçıları tespit edilerek taşınmaz hakkındaki beyanları alınmalı, mahallinde keşif yapılarak taşınmazın öncesinde ve halen kimler tarafından hangi nedenle kullanıldığı tespit edilmeli, dayanak kayıtlar ilk tesisinden itibaren tedavüllü ve düzenli bir şekilde getirtilmeli, ilk tesis tarihine göre ve malik olma olasılığı bulunan kişilerin aile nüfus kayıtları doğum tarihleri de dikkate alınarak karşılaştırılmalı, diğer tapu maliklerinin hayatta olanlar tespit edilerek dinlenmeli ve taşınmaz malikinden kim olduğu kesin olarak saptandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Mahkemece, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatıranlara iadesine, 19.01.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.







    Hemen Ara