Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/5949 Esas 2012/10668 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/5949
Karar No: 2012/10668
Karar Tarihi: 11.12.2012

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/5949 Esas 2012/10668 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, kendisine ait olduğunu iddia ettiği bir taşınmazın kullanımıyla ilgili olarak dava açmıştır. Mahkeme, taşınmazın kullanımı ve zilyetliği konusunda yeterli araştırma yapmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar vermiştir. 11.12.2012 tarihli kararda, kullanım kadastrosuyla ilgili olarak 3402 sayılı Yasa'nın yanı sıra 5831 sayılı Yasa'nın Ek 4. Maddesi de detaylı bir şekilde açıklanmıştır.
16. Hukuk Dairesi         2012/5949 E.  ,  2012/10668 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
    Kullanım kadastrosu sırasında Yukarı ... Adalı Mahallesi çalışma alanında bulunan 602 ada 27 parsel sayılı 188,67 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı, taşınmazın ... tarafından kullanıldığı şerhi verilerek bahçe niteliği ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı, çekişmeli taşınmazın kendi zilyetliğinde olduğu iddiasıyla dava açmış, lehine zilyetlik şerhi verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne, 5831 sayılı Yasa gereğince ... Y.... Mahallesi 602 ada 27 parsel olarak sınırlandırılan taşınmazın ... kızı ..."un tasarrufunda olduğu şeklinde tasarrufçu şerhinin düzeltilmesine, yerin ayniyetinin Hazine adına olduğuna ilişkin tespitin aynen muhafazasına karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece; çekişmeli taşınmazı davacının meyve bahçesi haline getirerek uzun süreden beri tasarruf ettiği, "..."nin kim olduğunun bilinemediği ve tanınmadığı kanaati ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme yetersizdir. Mahkemece dava konusu taşınmazda zilyet olarak gözüken ... isimli kişinin var olup olmadığı usulünce araştırılmamış, böyle bir kişi var ise davada taraf olması gerektiği hususu gözönüne alınmamış, dosya arasında bulunan satış vaadi sözleşmesi keşif esnasında uygulanmamıştır. Diğer taraftan dava kullanım kadastrosuna itiraza ilişkindir. 3402 sayılı Yasaya 5831 sayılı Yasa ile eklenen Ek 4. madde uyarınca yapılacak kadastro sırasında, taşınmazın fiili kullanım durumunun ne olduğu; alınacağı, kim veya kimler tarafından, ne zamandan beri kullanıldığı hususları tespit edilmeli, tespite itiraz halinde, mahkemece de bu yönler üzerinde durulmalıdır. Ne var ki, Mahkemece, keşif sırasında, dava konusu taşınmazın kim tarafından ne zamandır ve ne şekilde kullanıldığı hususunda mahalli bilirkişi, tanık ve tutanak bilirkişileri dinlenilmemiş, sadece çekişmeli taşınmaz üzerinde ölçüm yapılmak suretiyle keşif icra edilmiştir. Eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak karar verilemez. Hal böyle olunca doğru sonuca ulaşabilmek için, öncelikle beyanlar hanesinde yazılı olan"..." isimli şahsın gerçekten var olup olmadığı usulünce araştırılıp varlığının tespit edilmesi halinde bu kişi davaya dahil edilmek suretiyle husumet yaygınlaştırılıp taraf teşkili sağlanmalı, bundan sonra usulünce belirlenecek yerel bilirkişi ve tanıklarla birlikte kadastro tutanaklarında adları yazılı tespit bilirkişilerinin katılımıyla mahallinde yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi, tanık ve tespit bilirkişilerinden taşınmazda zilyet olarak gözüken ... isimli kişinin var olup olmadığı, taşınmazın fiili kullanım durumu dikkate alınmak suretiyle kim veya kimler tarafından ne zamandan beri ne şekildekullanıldığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında aykırılık bulunması halinde çelişki giderilmeye çalışılmalı, ondan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte incelenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 11.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.










    Hemen Ara