16. Hukuk Dairesi 2012/9125 E. , 2012/10534 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Kullanım kadastrosu sırasında Koçubaba Köyü çalışma alanında bulunan 191 ada 18, 19 ve 20 parsel sayılı 7764.40, 8227.06 ve 8529.73 metrekare yüzölçümünde tarla vasıflı taşınmazlardan 191 ada 18 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesine "6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmıştır. 1988 yılından beri Hüseyin oğlu ..."un kullanımındadır", 191 ada 19 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesine "6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmıştır. 1989 yılından beri Necati oğlu ... Ulusoy"un kullanımmdadır", 191 ada 20 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesine "6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmıştır. 1987 yılından beri Necati oğlu ..."un kullanımındadır" şerhi verilerek Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., 191 ada 18 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün 191 ada 19 ve 20 parsel sayılı taşınmazlar içerisinde tespit gördüğü iddiasına dayanarak Kadastro Müdürlüğü aleyhine dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın husumet nedeniyle reddine ve dava konusu 191 ada 18 parsel, 191 ada 19 parsel ve 191 ada 20 parsel numaralı taşınmazların tespit gibi tescillerine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3402 sayılı Yasanın Ek-4. maddesi uyarınca yapılan kullanım kadastrosuna itiraza ilişkindir. 3402 sayılı Yasa"nın, 5831 sayılı Yasa ile eklenen Ek 4/1. maddesi "6831 sayılı Orman Kanunu"nun 20.6.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ile 23.9.1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05.06.1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanun"larla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edileceği hükme bağlanmıştır. Kadastro tespitine itiraz davalarında davalı sıfatı, kadastro tutanağının mülkiyet hanesinde adı yazılı tesbit malikleri ile varsa tutanağın beyanlar hanesinde yararına şerh yazılan kişi ya da kişilere aittir. Dava tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan 6100 sayılı H.M.K."nun 119. maddesi uyarınca, dava dilekçesinde tarafların ve varsa kanuni temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi zorunludur. Bu bildirim sırasında yapılan yanlışlık davanın, her zaman husumet nedeniyle reddi sonucunu doğurmamakta ve hatanın giderilmesi imkan dahilinde bulunmaktadır. Somut olayda, davanın, tesbit maliki olan Hazineye yöneltilmesi gerekirken, Kadastro Müdürlüğü hasım gösterilmiştir. Ne var ki, dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin Kadastro Müdürlüğü değil, Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Davacının somut olayda, tespit maliki olan Hazine yerine Kadastro Müdürlüğünü hasım göstermesi şeklindeki yanılgısı, temsilcide hata niteliğindedir. Temsilcide hata halinde, davanın husumetten reddedilmeyip doğru hasma dava dilekçesinin tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanabileceği, Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamalarındandır. Nitekim, 6100 sayılı H.M.K"nun "Tarafta İradi Değişiklik" başlığını taşıyan 124. maddesi ile temsilcide yanılgı hali de madde kapsamına alınmıştır. Hal böyle olunca, mahkemece, dava dilekçesi ve duruşma günü gerçek hasım olan Hazine"ye ve taşınmazlar üzerinde lehlerine zilyetlik şerhi verilmiş bulunan ... ve ..."a tebliğ edilip, adı geçenler davaya dahil edilerek savunma ve delilleri sorulup, saptanmalı, bundan sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak, sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece taraf koşulu tam olarak sağlanmadan davanın esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile usul ve yasaya aykırı görülen hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 10.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.