Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/7060 Esas 2012/10481 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/7060
Karar No: 2012/10481
Karar Tarihi: 06.12.2012

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/7060 Esas 2012/10481 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Taşınmazın kullanım kadastrosu sırasında orman sınırları dışına çıkarıldığı ve Hazine adına tespit edildiği belirtilen dava sonucunda, davanın kabulüne karar verildi. Ancak davanın sadece Kadastro Müdürlüğüne yöneltilmesi yanılgısı sebebiyle temsilcide yanılma hali re'sen gözetilerek, davanın tespit maliki olan yasal hasım Hazine'ye yönlendirilmesi gerektiği belirtildi. Kadastro tespitine itiraz davalarında, davalı sıfatı tespit malikiyle birlikte var ise beyanlar hanesinde yararına zilyetlik veya muhdesat şerhi bulunan kişi ya da kişilere aittir. Bu durumda, beyanlar hanesindeki şerhin düzeltilmesi ile yetinilerek taşınmaz hakkındaki sicilin açık bırakılması da isabetsiz olarak değerlendirildi. Kararda geçen kanun maddeleri şunlardır: 5831 sayılı Kanun, 3402 sayılı Kanun, 6831 sayılı Kanun, 1744 sayılı Kanun, 2896 sayılı Kanun, 3302 sayılı Kanun, 1086 sayılı HUMK, 6100 sayılı HMK ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu.
16. Hukuk Dairesi         2012/7060 E.  ,  2012/10481 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
    Kullanım kadastrosu sırasında  Çengeldere Mahallesi çalışma alanında bulunan 1425 ada 14 parsel sayılı 547,63 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı, taşınmaz ve üzerindeki 4 katlı kargir evin 20 yıldan beri kimlik bilgilerine ulaşılmayan ..."in fiili kullanımında olduğu şerhi verilerek Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın beyanlar hanesinde yalnızca kendi adı geçmekte ise de, çocukları olan... ve ..."in de hakları bulunduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesindeki mevcut zilyetlik ve muhdesat şerhinin kaldırılarak, taşınmaz ve üzerindeki 4 katlı kargir evin 20 yıldan beri Raif kızı ... ile Kemal evlatları ..., ..., ..., ..., ... ve ..."in müşterek fiili kullanımında olduğunun şerh edilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kullanım kadastrosuna itiraza ilişkindir. 5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasaya eklenen EK 4/1. madde gereğince “6831 sayılı Orman Kanunu"nun 20/06/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2"nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05/06/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2"nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11"inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil…” edilir. Kadastro tespitine itiraz davalarında davalı sıfatı, tespit malikiyle birlikte var ise beyanlar hanesinde yararına zilyetlik veya muhdesat şerhi bulunan kişi ya da kişilere aittir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 17.02.2010 gün 2010/7-70 Esas - 2010/86 sayılı kararında da değinildiği gibi, aleyhine dava açılanların davalı sıfatlarının bulunmaması halinde dava, sıfat yokluğundan
    (husumet yönünden) reddedilecektir. Yargılama sırasında yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nın 179/1. maddesi ile hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın 119/1. maddesi uyarınca dava dilekçesinde tarafların ve varsa temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi gerekmektedir. Bu bildirim esnasında yapılan yanlışlıklardan bazıları, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddi sonucunu doğurmayıp, oluşan hataların giderilmesi, davalının temsilcisinde yanılmış olması halinde olduğu gibi olanak dahilindedir. Somut olayda ise, davanın niteliğine göre husumetin Hazine"ye yöneltilmesi gerekirken, dava dilekçesinde sadece Kadastro Müdürlüğü hasım gösterilmiş ise de, dilekçedeki anlatım ve istemden, dava edilmek istenenin aslında Kadastro Müdürlüğü değil, Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın sadece Kadastro Müdürlüğüne yöneltildiğinden söz edilemez. Ortada belirgin biçimde temsilcide yanılgı hali vardır. O halde Mahkemece temsilcide yanılma hali re"sen gözetilerek, davanın tespit maliki olan yasal hasım Hazine"ye yönlendirilmesi için davacı yana olanak verilmeli, davanın Hazine"ye yaygınlaştırılması halinde taraflarca bildirilen deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu husus göz ardı edilerek davanın esasına ilişkin hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi açılan dava nedeniyle çekişmeli parselin kadastro tespiti kesinleşmemiş olup, 3402 sayılı Yasa"nın 1. maddesi gereğince Kadastro Mahkemesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun öngördüğü biçimde doğru sicil oluşturmak bir başka deyişle, uyuşmazlığın esası hakkında karar verirken, çekişmeli parselin hangi nitelikte, miktarda, kim veya kimler adına hangi paylar oranında tescil edileceğini açıkça göstermek ve infazı kabil sicil oluşturmak zorunda olduğu halde; beyanlar hanesindeki şerhin düzeltilmesi ile yetinilerek taşınmaz hakkındaki sicilin açık bırakılması da isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 06.12.2012 gününde oybirliği karar verildi.


    Hemen Ara