Esas No: 2012/12839
Karar No: 2012/14560
Karar Tarihi: 19.12.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/12839 Esas 2012/14560 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 30.09.2009 gününde verilen dilekçe ile birleştirilen 2011/224 E sayılı dosya ile davacı ... tarafından davalı aleyhine 05.08.2011 gününde verilen dilekçe ile baz istasyonunun kaldırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08.05.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı .... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, sağlığa zarar verdiği iddiası ile davalı ... şirketine ait baz istasyonunun kaldırılması isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bu tür davaların Türk Medeni Kanununun 737. maddesi gereğince komşuluk hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden adli yargıda görülmesi gerekir.
Baz istasyonları, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununun 37. maddesi gereğince BTK tarafından bu konuyu düzenleyen Yönetmelikteki yer, ölçü ve limit değerlere göre verilen güvenlik sertifikası gereğince kurulan, günümüzde haberleşme ve iletişimin sağlanmasında önemli bir yeri olan, genel olarak alıcı/verici antenleri sayesinde elektromanyetik dalgaları (sinyalleri) alma ve gönderme işlemi yapan sistemlerdir. Konuşmanın az olduğu kırsal alanlarda 35 km’lik, konuşma trafiğinin daha yoğun olduğu şehir merkezlerinde ise 1-2 km’lik bir mesafe içinde hizmet verebilen, çıkış güçleri oldukça düşük olan cihazlardan oluşmaktadır.
Ulaşılan son teknolojik gelişmelere göre, telefonla haberleşme ve iletişimin sağlıklı ve verimli olarak gerçekleştirilebilmesi için baz istasyonlarının bal peteği benzeri hücresel bir yapıda ve her bir peteğin içinde de en az bir baz istasyonu bulunacak şekilde kurulması zorunludur. Her bir istasyon kapasitesi itibariyle belirli sayıda abonenin haberleşmesini sağlayabileceğinden nüfusun yoğun olduğu yerleşim merkezlerinde daha çok sayıda baz istasyonu kurulması gerekmektedir. Şehirlerin dışına çıkartılmaları halinde hücresel yapı bozulacağından haberleşme ve iletişimin sağlanabilmesi için gerek baz istasyonlarından abonelere gerekse abonelerden baz istasyonlarına karşılıklı olarak gereğinden çok yüksek elektromanyetik dalgalar gönderilmek zorunda kalınacak, toplum sağlığı olumsuz yönde etkilenecektir.
Diğer taraftan, 05.11.2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ve bu kanun gereğince çıkartılan yönetmelik uyarınca baz istasyonlarının sağlığa zarar vermeyecek şekilde; nerede, nasıl, hangi ölçü ve limitler dahilinde kurulacağını belirleme ve kurallarını koyma işlemleri, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığının (BTK) görev ve yetkisindedir.
İnsan sağlığına etkileri konusunda başta... olmak üzere... Mühendisleri Enstitüsü ...) gibi bir çok uluslararası kuruluşun yapmış oldukları çalışmaların neticesinde bir takım sınır değerler belirlenmiştir.
BTK tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikte, Türkiye’de geçerli olacak sınır değerleri; ,... ,... ve ...nin kabul ettiği değerin yaklaşık ¼ ü olarak kabul edilmiştir.
Sağlığa zarar verdiği iddiası dışında baz istasyonlarının sertifikada belirtilen limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olarak kurulmadığı, başlangıçta uygun kurulsa dahi sonradan sertifikadaki limit değer ve güvenlik mesafelerine aykırı davranıldığı gerekçesi ile kaldırılmasına ilişkin talep ve itirazların ilgili mevzuat gereğince BTK’ya yapılması gerekmektedir. Bu kurumun uygulamalarına ve kararlarına karşı da idari yargıda dava açılmalıdır. Keza davacı, baz istasyonunun limit değerlere ve güvenlik mesafelerine uygun olmasına rağmen zararlı olduğunu iddia ediyorsa, idari yargıda idareye karşı yönetmeliğin iptali davası açması gerekir.
Adli yargıda görülecek davalarda ise davanın kabul edilebilmesi için öncelikle baz istasyonunun yönetmelikte belirtilen limit değerlere uygun bulunmadığı ve sağlığa zarar verdiğine ilişkin iddiaların kanıtlanması gerekir.
Bunun için de öncelikle ölçümleri yapacak olan bilirkişilerin nasıl seçilmesi gerektiği hususunun açıklığa kavuşturulması gerekir.
21/04/2011 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Elektronik Haberleşme Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddetinin... Göre Maruziyet Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Kontrolü Ve Denetimi Hakkında Yönetmeliğin 12. maddesi gereğince bu Yönetmelikte yer alan güvenlik mesafelerinin ölçümünün üniversitelerin; elektrik-elektronik, haberleşme, fizik mühendisliği, fizik lisansı veya elektromanyetik dalgalar ile ilgili dersleri alarak teknik bölümlerin birinden veya meslek yüksek okulu ile liselerinin elektrik, elektronik haberleşme teknolojisi (telekomünikasyon, haberleşme, haberleşme teknolojisi, elektronik haberleşme), elektronik teknoloji (elektrik-elektronik, elektrik elektronik teknikerliği, elektronik, endüstriyel elektronik) bölümlerinden mezun olan personel tarafından yapılacağı ve ölçüm işlemleri ölçüm sertifikası almış olan personel tarafından yapılabileceği,
Aynı Yönetmelikte yer alan Ölçüm Yapacak Personelin Nitelikleri Ve Ölçüm Sertifikası Alınmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Tebliğin 4. maddesinde ise; Sertifika Başvurusu Yapacakların Nitelikleri, Kurs Süresi ve Zamanı, Kursun İçeriği, Kurs Ücreti, Devam Zorunluluğu, Değerlendirme ve Belge Verilmesi, Sertifika başvurusu yapacakların nitelikleri, 5. maddesinde; Kurs süresi ve zamanı, 6. maddesinde; Kursun içeriği, 10. maddesinde ise; Elektromanyetik alan ölçüm sertifikası verilmesi ve iptali usulü düzenlenmiştir.
Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri doğrultusunda dava konusu baz istasyonunun yönetmelikte belirtilen limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olup olmadığı, davacının sağlığına zarar verip vermediği konusunda tarafların göstermiş oldukları deliller toplanıp yine yukarıda açıklanan Yönetmelik ve Tebliğname hükümleri dikkate alınarak belirlenecek uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak alınacak bilirkişi raporları ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Baz istasyonlarının uzun vadede sağlığa zarar vereceği/verebileceği, baz istasyonlarından psikolojik olarak etkilenildiği/etkilenileceği vs. şeklindeki kanıtlanması mümkün olmayan soyut iddialarla açılan davaların dinlenmesi mümkün değildir.
Somut olaya gelince;
Mahkemece yapılan araştırmalar ve dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda birleştirilen dosyanın davacısı ...’ın yaşadığı evde elde edilen ölçüm değerlerinin ilgili yönetmelikteki elektromanyetik radyasyon sınır değerlerinde olduğu ve bu nedenle sağlığı olumsuz etkileyecek bir elektromanyetik kirlilik durumunun bulunduğu belirtildiğinden mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek baz istasyonunun davacının sağlığına zarar
verdiği gerekçesiyle kaldırılmasına karar verilmiş ise de bu gerekçenin yanında “davacıların oturmakta olduğu binada ve çevrede yaşayanlar için sağlık bakımından büyük endişeler taşıdığı, bu yerde oturanların psikolojik olarak yaşamlarını olumsuz biçimde etkilediği ve bunun da psikolojik yapısında tedirginlik ve ümitsizlik yaratacağı…” gerekçesiyle de davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Mahkemece, baz istasyonunun yönetmelik hükümlerine göre sağlığa zarar verdiği gerekçesiyle kaldırılması yerinde ise de Dairemizin yukarıda açıklanan ilkeleri gereğince baz istasyonlarından psikolojik olarak etkilenildiği/etkilenileceği vs. şeklindeki kanıtlanması mümkün olmayan soyut iddiaların da davanın reddine gerekçe yapılması doğru görülmediğinden, ayrıca hüküm sonucunun 1.maddesinde baz istasyonunun davalıya ait eve kurulduğu anlamına gelecek şekilde maddi hata sonucu yazıldığı anlaşılan “davalıya ait eve” sözcüklerinin hüküm sonucundan çıkarılmak suretiyle hükmün gerekçesinin ve hüküm sonucunun 1.maddesinin bu şekilde değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm gerekçesinin yukarıda belirtildiği şekli ile değiştirilmesine ve hüküm sonucunun 1. fıkrasındaki “davalıya ait eve” sözcüklerinin çıkartılmasına ve hükmün DÜZELTİLMİŞ VE DEĞİŞTİRİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 19.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.