Esas No: 2012/12602
Karar No: 2012/14496
Karar Tarihi: 18.12.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/12602 Esas 2012/14496 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 02.04.2010 gününde verilen dilekçe ile ... iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 27.06.2012 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 18.12.2012 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R
Davacılar, davalılar arasında 24.06.1996 günü düzenlenen müteahhitlik sözleşmesi gereğince konut yapımı karşılığı eser ücretinin %14 olarak belirlendiğini, bu bedelin %7’si nakit %7’sinin ise 10 adet bağımsız bölüm verilerek ödeneceğini, yüklenicinin kendisine bırakılan 2 adet bağımsız bölümü davacıların murisi...’e 18.08.1998 tarihli satış sözleşmesiyle sattığını, murisin bedeli ödediğini, yapılan kura çekimi ile taşınmazların belirlendiğini, tarafına bırakılan taşınmazların davalı kooperatif tarafından üçüncü kişilere satılacağı yönünde duyum aldıklarını ileri sürerek, 1 parsel sayılı taşınmazdaki 4. kat 15 ve 18 numaralı bağımsız bölümlerin adına tescilini istemiştir.
Davalı kooperatif, davalı yüklenicinin dava konusu taşınmazlar dışında 10 adet bağımsız bölüm taşınmazı aldığını, tarafına husumet yöneltilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuş; davalı yüklenici şirket ise yanıt vermemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, yükleniciden kazanılan kişisel hakka dayalı mülkiyet aktarımı istemine ilişkindir.
Temlike konu bağımsız bölümler konut niteliğindedir. Temellük eden davacı 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda yapılan tanıma göre tüketici, ona temlik işleminde bulunan davalı yüklenici ticari bir kişidir.
4822 sayılı Kanununla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 3.maddesi (c) bendi ile konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar da kanun kapsamına alınmıştır. Dava konusu taşınmaz “konut” niteliğindedir. Anılan yasanın (e) bendindeki tanıma göre tüketici; bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek veya tüzel kişiyi, (f) bendindeki tanıma göre de satıcı; kamu tüzel kişileri dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetler kapsamındaki tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri ifade eder. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 23.maddesi hükmüne göre de bu kanun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılması gerekir.
Somut olayda, davalı kooperatif ile ile dava dışı arsa maliki ... arasında 10.05.1996 tarihli ve davalılar arasındaki 24.06.1996 günlü sözleşmeler niteliği itibariyle bir eser sözleşmesidir. Davacının davalı... ile aralarında yaptıkları 18.08.1998 tarihli sözleşme ise yüklenicinin yaptığı temlik işlemidir. Gerçekten, BK’nun 162 vd maddeleri uyarınca yüklenici iş sahibi davalıdan kazanacağı hakkını üçüncü bir kişiye yazılı biçimde yapılmak koşuluyla temlik edebilir.
Bir tanımlama yapmak gerekirse, alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü kişi arasında borçlunun rızasına ihtiyaç göstermeden yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliği taşıyan biçime bağlı bir akittir. Ne var ki, yapıldığı sırada temlik işlemine vakıf olmayan arsa maliki, yükleniciden temlik alanın ifa talebi üzerine yükleniciye karşı ne gibi itiraz ve defi hakkına sahipse bunları temlik alana karşı da ileri sürebilir. Bu nedenle, arsa malikinin de davada taraf durumu alması zorunludur.
Somut uyuşmazlıkta, davacı tüketici, yüklenicinin “alacağın devri” (temlik) işlemine dayalı olarak ... iptali ve tescil isteğinde bulunduğundan o yerde ayrı bir tüketici mahkemesi varsa çekişmenin tüketici mahkemesinde görülmesi, aksi halde davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması yasadan kaynaklanan bir zorunluluktur.
Mahkemece kamu düzeninden olan görev hususu re’sen gözetilerek yukarıda yazılı olduğu şekilde işlem yapılması yerine çekişmenin esasının incelenip hükme bağlanması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 900 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 18.12.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.