Esas No: 2012/8663
Karar No: 2012/10282
Karar Tarihi: 04.12.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/8663 Esas 2012/10282 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında Kayaören Köyü çalışma alanında bulunan dava ve temyize konu 116 ada 8 ve 53 parsel sayılı 12199.66 ve 42980.48 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilerek davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., tapu kaydına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacı tarafın dayandığı tapu kaydının sabit sınırlarla dava ve temyiz konusu taşınmazları kapsadığı gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de tapu kaydı uygulaması yeterli olmadığı gibi bir an için dava ve temyiz konusu taşınmazlara ait olduğu kabul edilse bile tapunun kıraç ve tepe sınırı itibariyle değişebilir sınırlı olduğu kuşkusuzdur. Aynı tapu kaydına dayanılarak dava ve temyize konu taşınmazların bitişiğindeki 116 ada 7 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tespit edildiği, tespit edilen miktarın tapu miktarına uygun olduğu göz önüne alındığında tapu kaydının miktar fazlasını oluşturan taşınmazla ilgili uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözülmesi zorunludur. Dinlenen tanık ve bilirkişi beyanlarından davacının dava konusu taşınmazlarda kadastro tespit gününe kadar 20 yıla ulaşan ve çayır niteliğiyle otunu biçmek suretiyle zilyetliği bulunduğu anlaşıldığına göre, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesinde öngörülen sınırlama engeli bulunmaması halinde zilyetlikle edinmenin diğer koşullarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Ne var ki dosyaya getirtilen, belgesiz zilyetlik yolu ile davacı adına tespit edildikleri anlaşılan taşınmazlardan 132 ada 3 ve 133 ada 1 parsel sayılı taşınmazların Mahkemenin 2008/209 Esas sayılı dosyasında dava konusu olduğu anlaşılmaktadır. Belgesiz zilyetlik yolu ile edinilebilecek miktar sınırlaması yönünden sözü edilen dosya ile bu dava dosyası birlikte değerlendirilmesi gerekir. Hal böyle olunca anılan dava dosyası ile iş bu dava dosyası birleştirilerek, bir şahsın aynı çalışma alanında belgesiz zilyetlik yolu ile kuru arazide en fazla 100, sulu arazide ise 40 dönüm yer edinebileceği göz önüne alınmak suretiyle araştırma ve inceleme yapılmalı, davacının adına tespit edilen taşınmazlara ek olarak taşınmaz edinebileceği sonucuna ulaşıldığı takdirde taşınmazlardaki tercih hakkı sorulmak suretiyle bu miktarın davacı adına tesciline karar verilmelidir. Mahkemece bu yön göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazinenin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 04.12.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.