Esas No: 2012/12315
Karar No: 2012/14357
Karar Tarihi: 12.12.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/12315 Esas 2012/14357 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 24.06.2010 gününde verilen dilekçe ile ... iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 11.05.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, sağlığa zarar verdiği iddiası ile davalı... şirketine ait baz istasyonunun kaldırılması isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Baz istasyonları, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununun 37. maddesi gereğince BTK tarafından bu konuyu düzenleyen Yönetmelikteki yer, ölçü ve limit değerlere göre verilen güvenlik sertifikası gereğince kurulan, günümüzde haberleşme ve iletişimin sağlanmasında önemli bir yeri olan, genel olarak alıcı/verici antenleri sayesinde elektromanyetik dalgaları (sinyalleri) alma ve gönderme işlemi yapan sistemlerdir. Konuşmanın az olduğu kırsal alanlarda 35 km’lik, konuşma trafiğinin daha yoğun olduğu şehir merkezlerinde ise 1-2 km’lik bir mesafe içinde hizmet verebilen, çıkış güçleri oldukça düşük olan cihazlardan oluşmaktadır.
Ulaşılan son teknolojik gelişmelere göre, telefonla haberleşme ve iletişimin sağlıklı ve verimli olarak gerçekleştirilebilmesi için baz istasyonlarının bal peteği benzeri hücresel bir yapıda ve her bir peteğin içinde de en az bir baz istasyonu bulunacak şekilde kurulması zorunludur. Her bir istasyon kapasitesi itibariyle belirli sayıda abonenin haberleşmesini sağlayabileceğinden nüfusun yoğun olduğu yerleşim merkezlerinde daha çok sayıda baz istasyonu kurulması gerekmektedir. Şehirlerin dışına çıkartılmaları halinde hücresel yapı bozulacağından haberleşme ve iletişimin sağlanabilmesi için gerek baz istasyonlarından abonelere gerekse abonelerden baz istasyonlarına karşılıklı olarak gereğinden çok yüksek elektromanyetik dalgalar gönderilmek zorunda kalınacak, toplum sağlığı olumsuz yönde etkilenecektir.
Diğer taraftan, 05.11.2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ve bu kanun gereğince çıkartılan yönetmelik uyarınca baz istasyonlarının sağlığa zarar vermeyecek şekilde; nerede, nasıl, hangi ölçü ve limitler dahilinde kurulacağını belirleme ve kurallarını koyma işlemleri, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığının (BTK) görev ve yetkisindedir.
İnsan sağlığına etkileri konusunda başta D... olmak üzere, Uluslararası İyonlaştırmayan Radyasyondan Koruma Komisyonu (...), ... (...) gibi bir çok uluslararası kuruluşun yapmış oldukları çalışmaların neticesinde bir takım sınır değerler belirlenmiştir.
BTK tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikte, Türkiye’de geçerli olacak sınır değerleri; ..., ..., ..., ... ve ... Birliğinin kabul ettiği değerin yaklaşık 1/4"ü olarak kabul edilmiştir.
Sağlığa zarar verdiği iddiası dışında baz istasyonlarının sertifikada belirtilen limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olarak kurulmadığı, başlangıçta uygun kurulsa dahi sonradan sertifikadaki limit değer ve güvenlik mesafelerine aykırı davranıldığı gerekçesi ile kaldırılmasına ilişkin talep ve itirazların ilgili mevzuat gereğince BTK’ya yapılması gerekmektedir. Bu kurumun uygulamalarına ve kararlarına karşı da idari yargıda dava açılmalıdır. Keza davacı, baz istasyonunun limit değerlere ve güvenlik mesafelerine uygun olmasına rağmen zararlı olduğunu iddia ediyorsa, idari yargıda idareye karşı yönetmeliğin iptali davası açması gerekir.
Adli yargıda görülecek davalarda ise davanın kabul edilebilmesi için öncelikle baz istasyonunun yönetmelikte belirtilen limit değerlere uygun bulunmadığı ve sağlığa zarar verdiğine ilişkin iddiaların kanıtlanması gerekir.
Bunun için de öncelikle ölçümleri yapacak olan bilirkişilerin nasıl seçilmesi gerektiği hususunun açıklığa kavuşturulması gerekir.
21/04/2011 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Elektronik Haberleşme Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddetinin ... Göre Maruziyet Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Kontrolü ve Denetimi Hakkında Yönetmeliğin 12. maddesi gereğince bu Yönetmelikte yer alan güvenlik mesafelerinin ölçümünün üniversitelerin; elektrik-elektronik, haberleşme, fizik mühendisliği, fizik lisansı veya elektromanyetik dalgalar ile ilgili dersleri alarak teknik bölümlerin
birinden veya meslek yüksek okulu ile liselerinin elektrik, elektronik haberleşme teknolojisi (telekomünikasyon, haberleşme, haberleşme teknolojisi, elektronik haberleşme), elektronik teknoloji (elektrik-elektronik, elektrik elektronik teknikerliği, elektronik, endüstriyel elektronik) bölümlerinden mezun olan personel tarafından yapılacağı ve ölçüm işlemleri ölçüm sertifikası almış olan personel tarafından yapılabileceği,
Aynı Yönetmelikte yer alan Ölçüm Yapacak Personelin Nitelikleri ve Ölçüm Sertifikası Alınmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğin 4.
maddesinde ise; Sertifika Başvurusu Yapacakların Nitelikleri, Kurs Süresi ve Zamanı, Kursun İçeriği, Kurs Ücreti, Devam Zorunluluğu, Değerlendirme ve Belge Verilmesi, Sertifika başvurusu yapacakların nitelikleri, 5. maddesinde; Kurs süresi ve zamanı, 6. maddesinde; Kursun içeriği, 10. maddesinde ise; Elektromanyetik alan ölçüm sertifikası verilmesi ve iptali usulü düzenlenmiştir.
Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri doğrultusunda dava konusu baz istasyonunun yönetmelikte belirtilen limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olup olmadığı, davacının sağlığına zarar verip vermediği konusunda tarafların göstermiş oldukları deliller toplanıp yine yukarıda açıklanan Yönetmelik ve Tebliğname hükümleri dikkate alınarak belirlenecek uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak alınacak bilirkişi raporları ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Baz istasyonlarının uzun vadede sağlığa zarar vereceği/verebileceği, baz istasyonlarından psikolojik olarak etkilenildiği/etkilenileceği vs. şeklindeki kanıtlanması mümkün olmayan soyut iddialarla açılan davaların dinlenmesi mümkün değildir.
Somut olaya gelince; Mahkemece yapılan araştırmalar ve dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre davaya konu baz istasyonunun limit değerlere ve güvenlik mesafelerine uygun olarak kurulduğu ve işletilmekte olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından sunulan 18.04.2005 tarihli biyopsi raporu ile belgelenen “Deri Ca” hastalığının davaya konu baz istasyonunun işletilmesinden kaynaklandığı veya uygun illiyet bağı bulunduğu da ispatlanamamıştır. Mahkemece bu olgular gözetilerek davanın reddedilmiş olmasında bir yanılgı bulunmamaktadır.
SONUÇ: Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 12.12.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.