Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/13323 Esas 2012/14283 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/13323
Karar No: 2012/14283
Karar Tarihi: 10.12.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/13323 Esas 2012/14283 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, satış vaadi sözleşmesine dayalı iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Ancak davalı zamanaşımı definde bulunmuş ve mahkeme davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermiştir. Davacı temyiz etmiş ve Yargıtay, şahsi hakka dayalı davalarda zamanaşımı süresinin, Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca 10 sene olduğunu ve sözleşmenin yapıldığı tarihten ziyade alacağın muaccel hale geldiği tarihte zamanaşımının başladığını belirtmiştir. Davacının ferağ umudunu taşıdığı sürece zamanaşımının başlamayacağı da ifade edilmiştir. Bu nedenle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru değildir ve karar bozulmuştur.
Kanun maddeleri: Borçlar Kanunu’nun 125. ve 128. maddeleri.
14. Hukuk Dairesi         2012/13323 E.  ,  2012/14283 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.06.2011 gününde verilen dilekçe ile ... iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 07.06.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R
    Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı ... iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davalı, zamanaşımı def’inde bulunmuş, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, zamanaşımı nedeniyle dava reddedilmiştir.
    Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
    Bir tanımlama yapmak gerekirse zamanaşımı, kanunda belirtilmiş süre içinde talep ve dava edilmemiş olan alacakların özüne dokunmamakla beraber “dava edilebilme vasfını kaybetmesi” sonucunu doğuran bir süre geçimidir. Hak düşürücü süreden farklı olarak, zamanaşımında borç sona ermemekte ve fakat dava edilebilme olanağı kalmamaktadır. Diğer taraftan, hak düşürücü sürenin varlığını hakimin kendiliğinden (re’sen) gözetmesi gerekirken, zamanaşımının varlığı def’i olarak ileri sürülürse dikkate alınabilir (BK m.140). Dolayısıyla, zamanaşımı borçluya sadece bir def’i hakkı verir. Buna da zamanaşımı def’i denilmektedir.
    Şahsi hakka dayalı bu tür davalar için kanunda özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden, mahkemece doğru olarak saptandığı üzere uyuşmazlık 818 sayılı Borçlar Kanununun 125. maddesi uyarınca 10 senelik zamanaşımına tabidir.
    ./..
    2012/13323-14283 -2-
    Davaya konu olayda zamanaşımı süresinin ne zaman başlayacağı hususuna gelince, Gerçekten Borçlar Kanununun 128. maddesi uyarınca zamanaşımı alacağın muaccel olduğu tarihte başlar. Bu süre, mahkemece kabul edildiğinin aksine sözleşmenin yapıldığı tarih değil, alacağın muaccel hale geldiği tarihtir. Dairemizin uygulamasına göre de şahsi hak sahibi davacı, karşı tarafın ferağ talebinin reddini bildirmediği, başka bir deyişle ferağ umudunu taşıdığı sürece zamanaşımı başlamaz.
    Bütün bu anlatılanlara göre, davacı ferağ umudunu davanın açıldığı tarihte yitirmiş olacağından zamanaşımının geçirildiğinin kabulüne olanak yoktur.
    Bu durumda mahkemece, çekişmenin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı nedeniyle davanın reddi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 10.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara