Esas No: 2012/12895
Karar No: 2012/14268
Karar Tarihi: 10.12.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/12895 Esas 2012/14268 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 23.11.2010 gününde verilen dilekçe ile müdahalenin önlenmesi, birleşen davada geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine, birleşen geçit hakkı tesisi davasının kabulüne dair verilen 14.03.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve birleşen dosya davalısı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 133 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, komşu 17 parsel sayılı taşınmaz malikinin sınırda bulunan duvarı yıkarak yol yapmak suretiyle elattığını, elatmanın önlenmesini istemiştir.
Davalı ve birleştirilen dosyanın davacısı, önceden açtığı 2010/357 Esas, 2010/857 Karar sayılı dosyada 133 sayılı parselden geçit hakkı tesisi için davalı ile anlaştıklarını bu nedenle davadan feragat ettiğini ancak davalının bu talebini reddettiğini beyanla 17 sayılı parsel taşınmazı lehine, davalı adına kayıtlı 133 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı tesisini istemiştir.
Mahkemece, davaların birleştirilerek yapılan yargılaması sonunda elatmanın önlenmesi davasının reddine, birleştirilen geçit hakkı tesisi davasının kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı ve birleştirilen dosyanın davalısı ... temyiz etmiştir.
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesine dayanılarak açılmış geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak
./..
2012/12895-14268 -2-
hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca ... siciline kaydı da gereklidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Somut olayda; dosya içerisindeki tüm bilgi ve belgelere göre davacının mutlak geçit ihtiyacı içinde olduğu kuşkusuzdur. Ancak, davalıya ait taşınmazın kullanım şekli ve bütünlüğü gözetilip güneyden, uç kısımdan davalı 133 parsel sayılı taşınmaza en az zarar verecek şekilde geçit yeri tespit edilmelidir. Mahkemece Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri doğrultusunda araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Ayrıca, Türk Medeni Kanununun 747. maddesinde düzenlenen geçit hakkı ayni hak niteliğinde olmayıp bir irtifak hakkı kurulmasından ibaret olduğundan Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 780/1 maddeleri uyarınca "... sicilinde taşınmazların irtifak sütununa kaydedilmesine" karar verilmesi ile yetinilmek gerekirken geçit yerinin taşınmazdan ayrılması anlamına gelecek biçimde "üst hakkı olan geçit hakkının tapuya kayıt ve tesciline" şeklinde karar verilmesi doğru değildir.
Bozma nedenine göre de elatmanın önlenmesine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre elatmanın önlenmesine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 10.12.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.