Esas No: 2012/6708
Karar No: 2012/10085
Karar Tarihi: 29.11.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/6708 Esas 2012/10085 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Davacı tarafça genel kadastro ile oluşan tapu kaydının iptali ve tescil istemi ile tapu kaydına dayanılarak açılan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Yargıtay bozma ilamında özetle; “davacının dayandığı tapu kaydının revizyon durumu sorularak revizyon gördüğü parsellerin tutanaklarının ve komşu parsel tutanaklarının getirtilmesi, tapu kaydındaki yolun tespiti için bölgeye ilişkin askeri haritaların getirtilmesi, mahallinde yeniden keşif yapılarak tapu kaydının yöntemince uygulanması, tapu kaydının gayri sabit hudutlar içerdiği göz önünde tutularak sabit hudutlardan başlanmak üzere kapsamının belirlenmesi, davacının kayıt miktar fazlası bölüm üzerindeki zilyetliğinin iktisaba elverişli olup olmadığının tartışılması ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı tarafın dayanağı olan tapu kaydı dava konusu taşınmazları kapsamadığı gibi davacının taşınmazlarda iktisabı sağlayıcı zilyetliği de bulunmadığı gerekçesi ile karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı tarafından aynı tapu kaydına dayanılarak 111 ada 831 ve 833 parsel sayılı taşınmazlar hakkında Devrek Kadastro Mahkemesinin 2002/41 Esas sayılı dosyasında açılan davanın halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Tapu kaydının kapsamının belirlenmesi yönünden bu parsellerle ilgili davanın sonucunun da etkili olacağı göz önüne alınarak Kadastro Mahkemesinde görülmekte olan davanın bekletici mesele yapılması gerektiği üzerinde durulmadığı gibi, davacı dilekçesinde zilyetliğe de dayanmış olduğu halde, zilyetliğe ilişkin ayrıntılı araştırma da yapılmamıştır. Doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle Kadastro Mahkemesinde aynı tapu kaydına dayanılarak açılan dava bekletici mesele olarak kabul edilerek sonucu beklenmeli, bundan sonra belirlenen tapu kaydı kapsamının bu dava yönünden güçlü delil oluşturacağı dikkate alınarak; mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ile önceki günlü keşifte dinlenen taraf tanıkları huzuru ile yeniden keşif yapılmalıdır. Keşifte kadastro mahkemesindeki davaların sonucu değerlendirilerek taşınmazların davacının dayanağı tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmeli; taraf kayıtlarının taşınmazı kapsamadığı sonucuna varılması halinde yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin ne olduğu, önceki keşifte belirtildiği gibi yol olup olmadığı, yol ise ne zaman metruk hale geldiği, zilyetliğin hangi tarihte başladığı ve kim tarafından kullanıldığı sorulup saptanmalı önceki keşifte tanıkların açık olmayan zilyetliğe ilişkin beyanlarındaki şoseye kadar davacı taraf kullanırdı” ifadesi ile "yolun" eski yolun mu, yoksa yeni... karayolunun mu kastedildiği açıklattırılmalı, bundan sonra metruk yolların zilyetlikle iktisabının mümkün olduğu da göz önüne alınarak toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ve araştırma ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 29.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.