Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2010/420 Esas 2010/1414 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/420
Karar No: 2010/1414
Karar Tarihi: 11.2.2010

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2010/420 Esas 2010/1414 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı borçlu, kira alacağı nedeniyle yapılan icra takibine itiraz etti. İtirazın kaldırılması ve tahliyeye karar verildi. Ancak tebligat usulüne uygun yapılmadığı gerekçesiyle karar bozuldu. Tebligat Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır ve adres değiştiği takdirde yeni adresini hemen tebliğ yaptıran kaza merciine bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. 35/2. maddede ise adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği takdirde eski adrese ait kapıya tebliğ olunacak evrakın bir nüshası asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. Adresini değiştiren kişi, yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tespit edilemediği takdirde tebliğ usulsüz kabul edilir. 35/son maddede ise daha önce tebliğ yapılan adresin değiştirilmesi değil, değiştirildiği için tebliğ yapılamayıp, tebliğ evrakının iade edilmesine yol açan adres sebebiyle Tebligat Kanunu'nun 35/2-3.fıkralarının uygulanması öngörülmüştür.
(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi         2010/420 E.  ,  2010/1414 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... 4.İcra Mahkemesi

    İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istekli olarak başlatılan icra takibine davalı borçlunun itiraz etmesi üzerine davacı icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur. Mahkemece itirazın kaldırılmasına, tahliyeye ve davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmesi üzerine karar davalı borçlu tarafından temyiz edilmiştir.
    Davalı borçluya önceden usulüne uygun tebligat yapılmadığı halde duruşma gün ve saatini bildirir tebligat çıkarılarak Tebligat Kanununun 35.maddesi uygulanmıştır.
    Tebligat Kanununun 10.maddesine göre tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
    Tebligat Kanununun 35/1.fıkrası ile kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılan kimseye, adresini değiştirdiği takdirde yeni adresini hemen tebliğ yaptıran kaza merciine bildirme yükümlülüğü getirilmiş, bundan sonraki tebliğlerin bildirilen yeni adrese yapılacağı öngörülmüştür.
    Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tespit edilemediği takdirde tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.(T.K.35/2)
    Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasında yapılan imzası resmi merciiler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adres ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.(T.K.35/son)
    Tebligat Kanununun 35/2 ve Tüzüğün 55.maddelerine göre tebliğin usulüne uygun olarak yapılabilmesi için daha önce aynı adrese kanunun gösterdiği usullere göre bir tebligat yapılmış olması gerekmektedir. Evvelce yapılan tebligat usulsüz ise 35.maddeye göre tebligat yapılması mümkün değildir.
    Tebligat Kanununun 35/son fıkrasında ise muhatabın daha önce tebliğ yapılan adresinin değiştirilmesi değil, değiştirildiği için tebliğ yapılamayıp, tebliğ evrakının iade edilmesine yol açan adres sebebiyle Tebligat Kanununun 35/2-3.fıkralarının uygulanması öngörülmüştür. Bu durumda; dava dilekçesinde gösterilen adres, 35/son maddede belirtilen kurum ve kuruluşlardan birine verilen adres ile aynı olduğu takdirde ve bu adrese çıkarılan tebligatın tebliğ edilemeden dönmesi halinde tebligat Tebligat Kanununun 35/son fıkrası uyarınca Tebligat Kanununun 35/2-3 maddeleri hükümlerine göre yapılır.
    Olayımıza gelince; dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliğine ilişkin yapılan tebligat yukarıda açıklanan esaslara uygun bulunmadığından geçersiz olup, davada taraf teşkilinin sağlandığından söz edilemez. Mahkemece yöntemine uygun bir şekilde dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 11.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara