Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/11313 Esas 2012/14154 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/11313
Karar No: 2012/14154
Karar Tarihi: 04.12.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/11313 Esas 2012/14154 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2012/11313 E.  ,  2012/14154 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi


    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 05.02.2003 ve 07.02.2006 gününde verilen dilekçeler ile ... iptali ve tescil istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 27.10.2011 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 04.12.2012 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklaması dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı ..., davalı arsa maliki... ile yüklenici ... arasında 27.04.1998 tarihinde düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince 1220 ada 8 numaralı parselde inşa edilmekte olan binadaki 600/2100 hisseyi 18.06.1998 günü düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesiyle satışının vaat edildiğini, yüklenici ile haricen düzenlenen sözleşmede bu hisseye tekabül eden bağımsız bölümlerin 4.normal kat, 5.normal kat ve çatı katı olarak belirlendiğini, 12.000,00 TL satış bedelinden 6.000,00 TL’nin peşin olarak ödendiğini ileri sürerek, satış vaadi sözleşmesine konu 600/2100 hisseden 300/2100 hissenin adına tescili, peşin ödenen bedelden 4 numaralı daireye isabet edecek hissenin yarısının adına tescili, mümkün olmadığı takdirde bu daire için ödenen bedelin 1/2 hissesinden dava tarihindeki değerine göre fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 16.500,00 TL’nin faizi ile birlikte yükleniciden tahsili, inşaatın süresinde teslim edilmediğinden kira kaybı karşılığı olarak da 4.300,00 TL’nin faiziyle birlikte tahsili, imara aykırı olduğu belirtilen 5.kat ve çatı katı için ödenen 4.300...’nin faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.

    Birleştirilen davada davacı ..., davacı ... ile aynı sözleşmelere dayandıklarını belirterek yüklenici tarafından kendisine teslim edilen 3.kat dairenin adına tescili, ayrıca sözleşmeden doğan kira kaybından kaynaklanan zararı nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 500,00 TL manevi tazminatın tahsili isteğinde bulunmuştur.
    Davalı arsa maliki, yüklenicinin sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmediği gibi ruhsata aykırı kaçak kat inşa ettiğini, davacının tescil isteğinin koşullarının oluşmadığını; davalı yüklenici ise, davacılar tarafından 4.000,00 TL peşin ve ayrıca 4.300 USD ödendiğini, davacıların yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, ödenen bedel karşılığı olarak davacı ...’ye 3.katta bulunan dairenin teslim edildiğini, Naile’nin tazminat isteminin yerinde bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemenin arsa maliki Mehmet hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine, davacıların dava ve birleşen davada yüklenici aleyhine açtıkları davanın kısmen kabulü ile 18.06.1998 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin feshine, dava konusu bağımsız bölümün rayiç değeri olan 30.000,00 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte yükleniciden alınmasına ilişkin kararı asıl ve birleştirilen davanın davacıları tarafından temyizi üzerine Dairemizce bozulmuş, bozma kararına uyularak, davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, asıl ve birleşen davanın davacıları temyiz etmiştir.
    Dava ve birleştirilen dava, yüklenicinin yaptığı temlik işlemine dayalı ... iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat istemlerine ilişkindir.
    Davacılar davalı yüklenici ile 18.06.1998 günü... 26.Noterliğinde düzenlenen satış vaadi ve harici satış sözleşmesine dayanmışlardır. Anılan satış vaadi sözleşmenin konusu, 8 parselde yükleniciye eser sözleşmesiyle bırakılan 600/2100 payın satışının vaadi olup, harici satış sözleşmesiyle de bu paya isabet eden bağımsız bölümler belirlenmiştir. Bilirkişi raporuna göre de; 8 parselde bulunan dava konusu bağımsız bölümün bulunduğu yapı ruhsatsız, uygulamadaki deyimi ile kaçaktır. Belediye başkanlığından alınan yanıta göre de, binanın ruhsatının bulunmadığı bildirilmiştir.
    3194 sayılı İmar Kanununun 26. maddesi hükmünce, yasadaki ayrık durumlar hariç her türlü inşaat işlemini yetkili merciden alınacak ruhsat ve yetkili merciin onayladığı plana uygun yapılması gerekir. Şayet bir inşaata ruhsatsız başlanmış veya ruhsat olmakla birlikte inşaat ruhsatın eki olan projesine aykırı yapılmışsa o inşaat “kaçak inşaat” kabul edilir. Yasanın 32. maddesi uyarınca da yıkıma tabii tutulur. Diğer yandan, benzer hükümler Türk Ceza Kanununun “imar kirliliğine neden olma” başlıklı 184. maddesinde de yer

    almıştır. Görülüyor ki, davadaki istek yasaların suç kabul ettiği ve hakkında cezai yaptırım uygulamasına giriştiği bir yapıya ilişkindir. Yasalar uyarınca yıkımı zorunlu olan bir yerin ekonomik değer olarak varlığı da düşünülemez.
    Her ne kadar 24.04.1978 tarih 3-4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında üzerinde bina bulunan ancak kat mülkiyeti ya da kat irtifakı henüz kurulmamış bir taşınmazdan bağımsız bölüm satış vaadi geçerli kabul edilmiş ise de, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının konusu yasalara uygun meydana çıkartılmış bir yapıdır. Kısaca ifade etmek gerekirse, kaçak ve hakkında yıkım kararı olan bir yapıda anılan İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanması yasaların suç saydığı eylemin devamına neden olmak sonucu sağlayacağından, mahkemece mülkiyet aktarımına ilişkin davanın reddi doğrudur.
    Ancak, davacıların ikinci kademedeki tazminat istemleri bozma öncesi kabul edilmiş olup, davalılar bu hükmü temyiz etmediğinden davacılar yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu nedenle, davacıların ikinci kademedeki alacak istemlerinin incelenerek bir karar verilmesi gerekirdi.
    Mahkemece, yapılan bu saptamalar bir yana bırakılarak davacının bedel isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 900TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, 04.12.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.











    Hemen Ara