Esas No: 2012/6561
Karar No: 2012/9975
Karar Tarihi: 27.11.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/6561 Esas 2012/9975 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... İCRA MAHKEMESİ
Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan sanık ..."ın İİK"nun 338/1, TCK"nun 52. maddeleri gereğince 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, hüküm sanık tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya gönderilmekle Dairemizce yapılan inceleme sonunda 03.10.2011 tarihli karar ile mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmiş, bu karara karşı Yargıtay C.Başsavcılığının 24.11.2011 tarihli itirazı üzerine, Ceza Genel Kurulunun 10.07.2012 tarih ve 2011/517 Esas, 2012/340 sayılı kararı ile 6352 sayılı yasanın 99 ve 101. maddeleri uyarınca itirazın Dairemizce değerlendirilmesi için dosya yeniden gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak; GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Somut olayda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yazısında; Müşteki vekilinin şikayetinin, sanığın gerçeğe aykırı mal beyanında bulunması nedeniyle İİK"nun 338. maddesi gereğince cezalandırılmasına ilişkin olduğunu, gerçeğe aykırı mal bildiriminde bulunma suçunu düzenleyen 338. maddede; “Bu Kanuna göre istenen beyanı hakikate aykırı surette yapan kimse, alacaklının şikayeti üzerine..... cezalandırılır” hükmüne yer verildiğini, görüldüğü üzere bu hükümle, İİK’nun 74 üncü maddesine göre icra dairesine bildirilmesi gerekli beyanın gerçeğe aykırı surette yapılmış olmasının bağımsız suç olarak düzenlendiğini, koruduğu hukuki yarar “kamu güveni” olan bu suçun, yasadan kaynaklanan bir yükümlülüğün yasadaki koşullara uygun, ancak gerçeğe aykırı biçimde yerine getirilmesi suretiyle işlenmekte ve suç tipinde kusur sorumluluğuna dayanılmakta olduğunu, gerçeğe aykırı bildirimde bulunmanın ise, borçlunun “başkasına ait mal, alacak ve hakları kendisine aitmiş gibi göstermesi” veya “kendisine ait mal, alacak ve hakları” gizlemesi olduğunu, ancak bu suçun oluşabilmesi için bildirimin bizzat borçlu tarafından ve gerçeğe aykırı olduğu bilinerek yapılması ve aynı zamanda bu bildirimin İİK’nun 74 üncü maddesinde gösterilen hususları da içermesi gerektiğini, anılan maddede ise mal beyanının içeriğinin; “....borçlunun gerek kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde bulunan mal ve alacak ve haklarında borcuna yetecek miktarın nev’ini mahiyet ve vasıflarını ve her türlü kazanç ve gelirlerini ve yaşayış tarzına göre geçim membalarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile veya şifahen icra dairesine bildirmesi” olarak açıklandığını, madde metninden de anlaşıldığı üzere, içeriği itibariyle yasaya uygun bir bildirimden söz edilebilmesi için borçlunun bu beyanında a) Çeşit, Mahiyet ve vasıflarını da göstermek suretiyle- borcuna yetecek miktardaki mal, alacak ve haklarını, b) Her türlü kazanç ve gelirlerini, c) Yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını, d) Borcunu ne surette ödeyebileceğini, bildirmiş olmasının gerektiğini, somut olay incelendiğinde; 13.500 TL. tutarındaki alacağın faiz ve masrafları ile birlikte tahsili için kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapıldığı, borçlu sanığa ödeme emrinin 16/02/2009 tarihinde tebliğ edildiği, sanığın da 18/02/2009 havale tarihli mal beyanında; buzdolabını ve renkli televizyonunu bildirdiğini, yapılan araştırmada borçlunun üzerine kayıtlı ... ve ... plakalı araçları ile ... Akbank şubesindeki 57678 nolu hesabındaki mevduatının olduğunu ayrıca haciz esnasında sanığın başka bir çiftlikte işçilik yapmak suretiyle geçimini sağladığının tesbit edildiğini, araçların mal beyanında bildirilmediğinin anlaşıldığını, mal beyanında bildirilmeyen araçlar üzerinde başka dosyalardan dolayı haciz ve rehin şerhlerinin bulunduğunun anlaşılması nedeniyle, suç kastının tayini açısından taşınmazların değerleri belirlenip, satışı halinde üzerindeki diğer dosya alacaklarının karşılanmasını müteakip bu dosya borcu yönünden alacaklıyı tatmin edebilecek miktarda bir paranın kalıp kalmayacağının tesbit edilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdirinin gerektiğini, çünkü bildirilmeyen hacizli araçların değerinin, diğer icra takip dosyası alacaklarını karşılamadığı ya da ancak karşıladığının belirlenmesi durumunda gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçunun oluşmayacağını,Yargıtay 16.H.D"nin önceki uygulamalarının da bu yönde olduğunu, somut olayda yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında; sanığın mal beyanında bildirmediği araçlar üzerinde hacizler ve rehinler bulunduğunun anlaşılması nedeniyle, sanığa ait araçların değerleri belirlenip, satışı halinde üzerindeki diğer rehin ve hacizli dosya alacaklarının karşılanmasını müteakip bu dosya borcu yönünden alacaklıyı tatmin edebilecek miktarda bir paranın kalıp kalmayacağının tespit edilerek, sonucuna göre hukuki durumunun tayin edilmesi gerektiği düşünülmekle bozma kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde oyçokluğu ile onama kararı verilmesi nedeniyle onama kararının kaldırılarak kararın bozulması talep edilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görüldüğünden kabulü ile Dairemizin 03.10.2011 tarih ve 2011/2208 Esas, 2011/5056 sayılı kararının kaldırılmasına karar verilerek yapılan inceleme sonunda,
Sanığın üzerine kayıtlı taşınmazının bulunmadığı ... Tapu Sicil Müdürlüğünün 02.12.2008 tarih ve 9108 yevmiye sayılı yazısından anlaşılması karşısında, Yargıtay C. Başsavcılığının bu husustaki araştırma isteminin sehve dayalı olduğu kabul edilmiştir. Diğer taraftan sanığın Akbank ... şubesinin 57678 no"lu hesabındaki 47,86 TL"nı bildirmemesi, takip miktarına göre önemsiz bulunmuştur. Ancak;
20.01.2009 tarihinde borçlu adresinde yapılan haciz işlemi sırasında borçlunun çiftlikte çalıştığının görüldüğünün haciz tutanağında belirtildiği dikkate alınarak, öncelikle mal beyanında bulunduğu 10.11.2008 tarihi itibariyle sanığın çiftlikte maaşlı işçi olarak çalışıp çalışmadığı araştırılarak, çalıştığının saptanması durumunda bu hususu mal beyanında bildirmediğinden atılı suçun oluştuğunun kabulünün gerektiği, çalışmadığının anlaşılması durumunda ise bu kez sanığın mal beyanında bildirmediği ... ve ... plaka sayılı araçlar üzerinde başka takiplerden dolayı hacizler ve rehinler bulunduğunun anlaşılması nedeniyle, bu araçların mal beyanında bulunulduğu tarih itibarı ile değerleri belirlenip, satışı halinde üzerindeki diğer rehin ve hacizli dosya alacaklarının karşılanmasını müteakip bu dosya borcu yönününden alacaklıyı tatmin edebilecek miktarda bir paranın kalıp kalmayacağı yönünde araştırma yapılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA, 27.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.