Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/6538 Esas 2012/9974 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/6538
Karar No: 2012/9974
Karar Tarihi: 27.11.2012

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/6538 Esas 2012/9974 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2012/6538 E.  ,  2012/9974 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... İCRA MAHKEMESİ


    Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçundan sanık ..."un İİK"nun 338/1. maddesi gereğince 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, hüküm sanık tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya gönderilmekle Dairemizce yapılan inceleme sonunda 17.06.2011 tarihli karar ile tebliğnamedeki 1 ve 2 nolu bozma istemlerine iştirak edilmediği belirtilerek mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiş, bu karara karşı Yargıtay C.Başsavcılığının 08.09.2011 tarihli itirazı üzerine, Ceza Genel Kurulunun 10.07.2012 tarih ve 2011/320 esas, 2012/281 sayılı kararı ile 6352 sayılı yasanın 99 ve 101. maddeleri uyarınca itirazın Dairemizce değerlendirilmesi için dosya yeniden gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak; GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Somut olayda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yazısında; Müşteki vekilinin şikayeti, sanığın mal beyanının İİK"nun aradığı şartları taşımaması nedeniyle İİK"nun 338. maddesi gereğince cezalandırılmasına ilişkin olduğu, gerçeğe aykırı mal bildiriminde bulunma suçunu düzenleyen 338. maddede; "Bu Kanuna göre istenen beyanı hakikate aykırı surette yapan kimse, alacaklının şikayeti üzerine cezalandırılır" hükmüne yer verilmiş olduğunu, bu hükümle, İİK"nun 74 üncü maddesine göre icra dairesine bildirilmesi gerekli beyanın gerçeğe aykırı surette yapılmış olmasının bağımsız suç olarak düzenlendiğini, koruduğu hukuki yarar "kamu güveni" olan bu suçun, yasadan kaynaklanan bir yükümlülüğün yasadaki koşullara uygun, ancak gerçeğe aykırı biçimde yerine getirilmesi suretiyle işlenmekte ve suç tipinde kusur sorumluluğuna dayanıldığını, gerçeğe aykırı bildirimde bulunma ise, borçlunun "başkasına ait mal, alacak ve hakları kendisine aitmiş gibi göstermesi" veya "kendisine ait mal, alacak ve hakları" gizlemesi olduğunu, ancak bu suçun oluşabilmesi için bildirimin bizzat borçlu tarafından ve gerçeğe aykırı olduğu bilinerek yapılması ve aynı zamanda bu bildirimin İİK"nun 74"üncü maddesinde gösterilen hususları da içermesi gerektiğini, anılan maddede ise mal beyanının içeriği; "...borçlunun gerek kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde bulunan mal ve alacak ve haklarında borcuna yetecek miktarın nev"ini mahiyet ve vasıflarını ve her türlü kazanç ve gelirlerini ve yaşayış tarzına göre geçim membalarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile veya şifahen icra dairesine bildirmesi" olarak açıklandığını, madde metninden de anlaşıldığı üzere, içeriği itibariyle yasaya uygun bir bildirimden söz edilebilmesi için borçlunun bu beyanında; a) Çeşit, mahiyet ve vasıflarını da göstermek suretiyle borcuna yetecek miktardaki mal, alacak ve haklarını, b) Her türlü kazanç ve gelirlerini, c) Yaşayış tarzına göre geçim kaynaklarını, d) Borcunu ne surette ödeyebileceğini, bildirmiş olması gerektiğini, bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; 3.697.49 TL. tutarındaki alacağın faiz ve masrafları ile birlikte tahsili için kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapıldığını, borçlu sanığa ödeme emrinin 16/02/2009 tarihinde tebliğ edildiğini, sanığın da 18/02/2009 havale tarihli dilekçesi ile mal beyanında bulunduğunu, mal beyanında borcu kabul edip Tırak Taş marka saç kasa 4 tonluk römorkunu bildirdiğini, ekonomik sıkıntı nedeniyle borcunu ödeyemediğini, 2009 yılı hasat dönemi olan Ağustos ayında borcunu ödeyebileceğini bildirdiğini, yapılan araştırmada Tekirdağ İli Hayrabolu İlçesi Soylu Köyü Köycivarı mevkiinde 25300 metrekare, Tekirdağ İli Hayrabolu İlçesi Soylu Köyü Killik mevkiinde 9900 metrekare miktarlarında taşınmazlarının olduğunu, bu taşınmazların üzerinde başka dosyalardan dolayı haciz ve rehin şerhlerinin bulunduğu ve mal beyanında bildirilmediğinin anlaşıldığını,1- Bu durumda, sanığın süresi içinde bildirdiği mal beyanında sahibi bulunduğu taşınmazları bildirmemesi bir vakıa ise de, bildirimde bulunduğu "Tırak Taş marka saç kasa 4 tonluk römorkun" açık değerinin bilinememesi nedeniyle beyanına konu malın borcuna yetecek miktarda olup olmadığı keyfiyetinin açıklık kazanması gerektiğini, İİK"nun 74. maddesine göre verilmesi gereken mal beyanında, mal varlığının tamamının bildirilmesi gerekli olmayıp, borcu karşılar nitelikte mal bildiriminde bulunulmasının yeterli olduğu dikkate alındığında, sanığın 18.02.2009 tarihli mal beyanında bildirdiği römorkun değeri belirlenip, borcu karşılar nitelikte olup olmadığının tespitinin gerektiğini, nitekim Yargıtay Yüksek l6.H.D"nin 19.01.2009 tarih ve 2008/8996 esas 2009/271 karar sayılı hükmünün de bu yönde olduğunu, 2- Mal beyanında bildirilmeyen taşınmazlar açısından da durum incelendiğinde, taşınmazlar üzerinde başka dosyalardan dolayı haciz ve rehin şerhlerinin bulunduğunun anlaşılması nedeniyle, suç kastının tayini açısından taşınmazların değerleri belirlenip, satışı halinde üzerindeki diğer dosya alacaklarının karşılanmasını müteakip bu dosya borcu yönünden alacaklıyı tatmin edebilecek miktarda bir paranın kalıp kalmayacağının tespit edilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdirinin gerektiğini, çünkü bildirilmeyen hacizli taşınmazlarının değerinin, diğer icra takip dosyası alacaklarını karşılamadığı ya da ancak karşıladığının belirlenmesi durumunda gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçunun oluşmayacağını, Yargıtay l6.H.D"nin önceki uygulamalarının da bu yönde olduğunu belirterek Y.16.H.D. 07/12/2006, 2006/5596-7861; Y.16.H.D.17/6/2008, 2008/3132-4434; Y.16.H.D. 06/04/2009, 2009/572-2273 kararlarının örnek olarak gösterildiği ve bu nedenle Yargıtay Yüksek l6.H.D"nin tebliğnamedeki 1 ve 2. numaralı bozma istemine iştirak edilmediğine ilişkin kısmının kaldırılarak belirtilen hususların araştırılması yönünden de kararın bozulması talep edilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görüldüğünden kabulü ile Dairemizin 17.06.2011 tarih ve 2011/951 Esas, 2011/3645 sayılı kararındaki "sanığın hacizli de olsa taşınmazlarını bildirmemiş olması üzerine atılı suçun oluşumu için yeterli olduğundan taşınmazların değeri ve hacizli dosya alacaklarının miktarının saptanmasına ve söz konusu mal beyanında 4 tonluk saç kasa römorkun gösterilmiş olması ve sonradan üzerine haciz konulmuş bulunması karşısında tebliğnamedeki 1 ve 2 numaralı bozma istemine iştirak edilmemiştir" ibaresinin kaldırılmasına,
    Sanığa isnat edilen gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suçunun oluşabilmesi için bildirimin bizzat borçlu tarafından ve gerçeğe aykırı olduğu bilinerek yapılması ve aynı zamanda bu bildirimin İİK"nun 74"üncü maddesinde gösterilen hususları da içermesi gerekli olup, 74. maddesine göre verilmesi gereken mal beyanında, mal varlığının tamamının bildirilmesine gerek olmayıp, borcu karşılar nitelikte mal bildiriminde bulunulmasının yeterli olduğu dikkate alındığında, sanığın 18.02.2009 tarihli mal beyanında bildirdiği menkul "Tıraktaş marka dört tonluk saç kasa römorkun" olup olmadığı araştırılıp varsa takip tarihi itibariyle değeri belirlenip, borcu karşılar nitelikte olup olmadığı, borcu karşıladığının tespit edilmesi halinde suçun oluşmayacağının kabulünün gerektiği, borcu karşılamadığının belirlenmesi durumunda ise bu kez, mal beyanında bildirmediği taşınmazları üzerinde hacizler bulunduğunun anlaşılması nedeniyle, taşınmazların değerlerinin üzerindeki diğer hacizli dosya alacaklarının karşılanmasını müteakip bu dosya borcu yönünden alacaklıyı tatmin edebilecek miktarda bir paranın kalıp kalmayacağı yönünde inceleme yapılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile sanığın mahkumiyetine karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün kısmen istem gibi BOZULMASINA, 27.11.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara