Esas No: 2020/10171
Karar No: 2022/8995
Karar Tarihi: 23.11.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/10171 Esas 2022/8995 Karar Sayılı İlamı
12. Ceza Dairesi 2020/10171 E. , 2022/8995 K.Özet:
Sanık trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan 2 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılmış ve hükmün açıklanması geri bırakılmıştır. Ancak sanık denetim süresi içinde kasten yaralama suçu işlemiş ve 10 ay hapis cezası almıştır. Bu nedenle sanık hakkında açıklanması geri bırakılan hüküm bozulmuş ve dosya yeniden \"Basit Yargılama Usulü\" yönünden değerlendirilecek şekilde yazılmıştır. TCK'nın 179/3-2, 62. maddelerine göre trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçunun cezaları belirtilmiştir. CMK'nın 251. maddesi basit yargılama usulü ile ilgilidir ve sonuç ceza dörtte bir oranında indirilmektedir. Anayasa Mahkemesi'nin 7188 sayılı Kanun ile ilgili kararı, basit yargılama usulü ile kovuşturma yapılması hakkında etkili olmuştur.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü;
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda, Türk Ceza Kanununun 179/3-2, 62. maddeleri gereğince 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı maddenin 8. fıkrası uyarınca 5 yıllık denetim süresine tâbi tutulmasına dair Lüleburgaz 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 15/04/2014 tarihli ve 2013/483 esas 2014/182 karar sayılı kararının 16/05/2014 tarihinde kesinleşmesini müteakip sanığın denetim süresi içerisinde 20/01/2015 tarihinde işlediği kasten yaralama suçu nedeniyle Şarköy Asliye Ceza Mahkemesi’nin 09.12.2015 tarihli, 2015/109 esas 2015/929 karar sayılı ilamı ile TCK’nın 86/2,86/2-e,62.maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile mahkumiyetine karar verildiği,kararın kesinleştiği, ihbarda bulunulmasını müteakip, duruşma açılarak, 15.04.2014 tarihli hükmün CMK'nın 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına ilişkin Lüleburgaz 3. Asliye Ceza Mahkemesinin kararını kapsayan dosya incelendi.
Sanığa isnat edilen eylemin, 5237 sayılı TCK'nın 179. maddesinin 2-3. fıkralarında düzenlenen ''trafik güvenliğini tehlikeye sokma'' suçuna ilişkin olduğu, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu için TCK'nın 179. maddesinin 2. fıkrasında temel ceza miktarının ''üç aydan iki yıla kadar hapis cezası'' olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK'nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan ''Basit Yargılama Usulü'' başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; ''Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.'' şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan ''01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.'' şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli ve 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas-2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile; ''...kovuşturma evresine geçilmiş...'' ibaresinin, aynı bentte yer alan ''...basit yargılama usulü...'' yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle, kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; ''mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.'' şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, ''Basit Yargılama Usulü'' yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması;
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı sair yönler incelenmeksizin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; 23.11.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.