Esas No: 2012/12556
Karar No: 2012/14125
Karar Tarihi: 04.12.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/12556 Esas 2012/14125 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 22.09.2006 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.02.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 755 parsel sayılı taşınmazının genel yola ulaşabilmesi için 753 veya 756 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı tesis edilmesini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlar; diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, 753 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın
./..
2012/12556-14125 -2-
karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle ... alanlarında, nihayet bir ... aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5–3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3. maddesi uyarınca ... siciline kaydı da gereklidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Somut olaya gelince, mahkemece aleyhine geçit istenen 753 parsel sayılı taşınmazda davacı lehine geçit hakkı kurulmuş ve yargılama giderlerinin davalıdan alınmasına karar verilmiştir. Geçit hakkı taşınmaz malikinin değil dava konusu taşınmazın lehine ve aleyhine kurulması gerekirken, davacı malik yararına geçit hakkı tesisine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davanın niteliği gereği yargılama giderlerinin ve bu arada vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, davalıdan tahsiline karar verilmiş olması da yerinde değildir.
Diğer yandan geçit hakkı kurulurken davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara göre belirlenmesi ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gözden kaçırılmamalıdır. Dosya kapsamına, toplanan delillere ve 26.03.2007 tarihli bilirkişi raporuna göre 3 no’lu güzergah olarak belirlenen yer yukarıda açıklanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesine daha uygundur. Öncelikle bu alternatif üzerinde durulmalı, uygun görülmez ise başkaca alternatifler araştırılarak değerlendirilmeli, sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de hükmün sonuç kısmında sadece bilirkişi raporuna atıf yapılmakla yetinilerek tesis edilen geçitin genişliğinin belirtilmemiş olması ve geçit bedelinin karar tarihine yakın bir tarihe göre tespit edilmemiş olması da yerinde değildir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 04.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.