Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/11390 Esas 2010/1350 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/11390
Karar No: 2010/1350
Karar Tarihi: 11.2.2010

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/11390 Esas 2010/1350 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Dava, konut ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkeme, ihtiyacın samimi olmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar vermiştir. Ancak, davacı halen birlikte yaşadığı oğlundan ayrılmak istediğini belirtmiştir ve tanık ifadeleri de bu durumu doğrulamaktadır. Bu nedenle, ihtiyaç ciddi ve samimi olarak kabul edilmelidir ve tahliyeye karar verilmelidir. Mahkeme kararı bu nedenle bozulmuştur.
Kanun maddeleri: HUMK.nun 428. maddesi
(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi         2009/11390 E.  ,  2010/1350 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava, iktisap ve konut ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili, müvekkilinin dava konusu taşınmazı 9.4.2008 tarihinde satın aldığını, kendi konut ihtiyacı bulunmakta olup, süresi içerisinde ihtar çekerek durumu davalıya bildirmesine rağmen, sonuç alınamadığından tahliye kararı verimlisini talep etmiştir. Davalı duruşmalara katılmamıştır. Mahkemece ihtiyacın samimi olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
    İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.
    Olayımıza gelince; davacı halen ... ilçesi ... Beldesinde evli olan oğlu ve torunları ile birlikte yaşamakta olup, ayrı yaşama isteğinden dolayı söz konusu taşınmazı satın aldığını beyan etmiştir. Dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından davacının halen birlikte oturmakta olduğu oğlundan ayrı yaşamak istediği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında ihtiyacın ciddi ve samimi olduğunun kabulü gerekir. Her ne kadar mahkemece “uzun yıllar ... ilçesi ... köyünde eşi ve çocukları ile yaşayan davacı 1996 yılında oğlu Hakan"ı evlendirdiği, davacı ve eşinin aynı evde oğlu, gelini ve torunları ile 10 yılı aşkın bir süre birlikte yaşamaya devam ettikleri sabitken, 2008 yılında satın aldığı apartman dairesine taşınıp torunlarının eğitimi için köy hayatını terk edip depremzedeler için yapılmış küçük apartman dairesine taşınıp yerleşeceği ve burada iki ailenin birlikte yaşayacakları iddiası gerçek ve samimi olmadığı” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, uzun yıllar birlikte oturulmuş olması sürekli birlikte oturmak zorunluluğu olarak değerlendirilemeyeceğinden, zaman içerisinde meydana gelebilecek ihtiyaçlar için dava açılmasına bir engel bulunmamaktadır. Bu nedenle istemin kabulü ile kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
    Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 11.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara