Esas No: 2022/2306
Karar No: 2022/9139
Karar Tarihi: 28.11.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2022/2306 Esas 2022/9139 Karar Sayılı İlamı
12. Ceza Dairesi 2022/2306 E. , 2022/9139 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Sulh Ceza Hakimliği
Karar tarihi : 21.09.2021
Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 26/07/2021 tarihli ve 2019/811 soruşturma, 2021/275 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin merci Bitlis Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/09/2021 tarihli ve 2021/2171 değişik ... sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Kanunun 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanunun 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanunun kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanunun 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar ile,
Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 03/12/2019 tarihli ve 2019/13276 esas, 2019/11282 karar sayılı ilâmında yer alan, "...Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin raporuna göre, şüphelinin idaresindeki otomobil ile meskun mahalde gece vakti aydınlatmanın olmadığı yolda seyir halindeyken ilerisinde aynı yönde el arabasını iteklemek suretiyle ilerleyen yayanın idaresindeki el arabasına aracının sağ yan kısımlarıyla çarpıp direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun solunda bulunan şarampole düşmesi ve çarpmanın etkisiyle yayanın şerit üzerine düşmesiyle aynı istikametten gelen sürücü ...'ün idaresindeki otomobil ile yayanın üzerinden geçmesi şeklinde kabul edildiği ve şüphelinin otomobil ile yayanın idaresindeki el arabasına çarptığının anlaşılarak kusursuz bulunduğu, kaza tespit tutanağı ile 17.07.2018 tarihli bilirkişi raporunda ise şüphelinin kusurlu bulunduğu olayda; şüpheli hakkında, "diğer ... sürücüsünün aracı ile yolda yatmakta olan maktüle çarparak öldürdüğü, kazanın meydana gelmesinde kusuru olmadığı"ndan bahisle ek kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş ise de, kusur durumunun her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı biçimde tespit edilmesi bakımından, Karayolları Trafik Fen Heyetinden teknik bilirkişi raporunun alınmasından sonra şüphelinin hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara yönelik itirazın kabulü yerine, delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş olup...KANUN YARARINA BOZULMASINA..." şeklindeki açıklamalar nazara alındığında,
Somut olayda, 25/09/2019 tarihinde şüphelinin sevk ve idaresindeki ... ile müteveffa ...'ın sevk ve idaresindeki aracın çarpışması sonucu ..., ... ve ...'ın hayatlarını kaybettiği, ..., ..., ... ve ... 'ın ise yaralandığı, 26/09/2019 tarihli kaza tespit tutanağı ve Adli Tıp Kurumu raporu gereğince şüpheli hakkında kusur yokluğundan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, 26/09/2019 tarihli kaza tespit tutanağında, şüphelinin Karayolları Trafik Kanununun 51/2-a maddesini ihlal ettiği ayrıca yol yapımından sorumlu şirketin trafik düzenini sağlamak amacıyla konulması gerekli ayırıcı işaretleri Karayolları Trafik Yönetmeliğine uygun olarak yerleştirmediğinin tespit edildiği, Adli Tıp Kurumundan alınan 2019/23079-9495 sayılı raporda anılan tespitlere ilişkin değerlendirme yapılmadan meydana gelen kazada şüphelinin kusurunun bulunmadığının belirtildiği, Adli Tıp Kurumunun 17/03/2021 tarihli ve 2021/1123-551 sayılı ek raporunda ise kaza tespit tutanağında şüpheliye ve yol yapımından sorumlu şirkete atfedilen kusurların kazanın oluşumuna neden olmadığının ve şüphelinin kusurunun bulunmadığının belirtildiği, raporlar arasında açık çelişki oluştuğu anlaşılmakla,
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 23/06/2021 tarihli ve 2020/11110, esas, 2021/5188 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, taksirle işlenen suçlardan dolayı kusurluluk değerlendirmesinin ancak mahkeme hakimi tarafından yapılabileceği, bilirkişi raporlarının mahkemeyi bağlayıcı değil, delilleri değerlendirme vasıtalarından biri olduğu, mahkemelerin gerekçelerini açıklamak suretiyle bilirkişi raporlarına itibar edip etmeme hususunda takdir ve değerlendirme hakkına sahip olduğu, dolayısıyla şüphelinin üzerine atılı suç bakımından kusur konusundaki delillerin ve raporların Mahkemesince değerlendirmesi gerektiği anlaşılmakla, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek ... Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 15/02/2022 gün ve 94660652-105-13-26453-2021-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.04.2022 tarih ve 2022/27752 sayılı ihbarnamesiyle mevcut evrak tevdi kılınmakla;
Dosya incelendi gereği düşünüldü:
Olay günü müteveffa sürücü ...'ın sevk ve idaresindeki otomobil ile ... İlçesi istikametinden ... İlçesi istikametine seyir halinde iken D 965-12 km 2+ 500'e geldiğinde, yol çalışması nedeniyle iki yönlü olarak kullanılan yolda karşı istikamet yol bölümüne geçerek aracının sol ön kısımlarıyla; ... İlçesi istikametinden ... İlçesi istikametine kendi şeridinde seyreden şüpheli sürücü ...'nın sevk ve idaresindeki çekici ve çekiciye bağlı dorsenin sol ön kısmına çarptığı, çarpmanın etkisi ile savrularak yolun sağında bulunan banketten düşerek boş arazide durduğu, kaza nedeniyle sürücü ... ve aracında yolcu olarak bulunan ... ile ...’ın öldüğü, ..., ... , ..., ... ile ...’in yaralandığı olayda; kazanın meydana gelmesinde "kusuru olmadığ"ndan bahisle şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş ise de;
26/09/2019 tarihli kaza tespit tutanağında, şüphelinin Karayolları Trafik Kanununun 51/2-a maddesini ihlal ettiği ayrıca "Karayolları Trafik Yönetmeliğince yol yapımından sorumlu şirketin 16.09.2019 tarihli trafik işaretleme tutanağına istinaden (tutanak dosyada mevcuttur) her 100 metrede olması gereken yol ayırıcı işaretlerinin kaza mahallinden ... İlçesi istikametine yaklaşık 500 metre ve ... İlçesi istikametine ise yaklaşık 600 metre mesafede olmadığının’’ belirtildiği,
Adli Tıp Kurumundan alınan 2019/23079-9495 sayılı raporda anılan tespitlere ilişkin değerlendirme yapılmadan meydana gelen kazada şüphelinin kusurunun bulunmadığının belirtildiği, Adli Tıp Kurumunun 17/03/2021 tarihli ve 2021/1123-551 sayılı ek raporunda ise kaza tespit tutanağında şüpheliye ve yol yapımından sorumlu şirkete atfedilen kusurların kazanın oluşumuna neden olmadığının ve şüphelinin kusurunun bulunmadığının belirtildiği,
Olay yeri inceleme raporunda :’’... kaza noktasında ... istikametine gelen şerit üzerinden başlayıp sağ şeride doğru kavis çizerek tırın bulunduğu noktaya kadar devam eden ve kaza yapan otomobile ait olduğu değerlendirilen 26 metre uzunluğunda kesintisiz devam eden ... lastik sürtünme izi olduğu, aynı şerit üzerinde tırın hemen arka kısmına kadar gelen ve tıra ait olduğu değerlendirilen 28 metre kesintisiz ... lastik sürtünme izi’’ bulunduğunun belirtildiği,
Müştekiler ... ve ...’in ifadelerinde tır biranda kendi şeritlerine girmesiyle kazanın meydana geldiğini, yolu ayıran herhangi bir bariyer-ayırıcı olmadığını beyan ettikleri, olay yeri inceleme raporundaki kavislerin yönü ile beyanlar birlikte değerlendirildiğinde yolun iki taraflı trafiğe açıldığının farkedilmemiş olabileceği, dolayısıyla yol yapım şirketinin sorumluluğunun olabileceği,
Öte yandan çarpma noktasının iki şeridi ayıran çizginin ölen sürücüye ayrılmış şeride yakın kısmında gerçekleşmiş olması, fren izlerinin uzunluğu, şüphelinin frenlemek dışında bir tedbire başvurmayışı değerlendirildiğinde, raporlar arasında çelişkinin giderilmesi gerektiği, bu noktada taksirle işlenen suçlardan dolayı kusurluluk değerlendirmesinin ancak mahkeme hakimi tarafından yapılabileceği, bilirkişi raporlarının mahkemeyi bağlayıcı değil, delilleri değerlendirme vasıtalarından biri olduğu, mahkemelerin gerekçelerini açıklamak suretiyle bilirkişi raporlarına itibar edip etmeme hususunda takdir ve değerlendirme hakkına sahip olduğu, dolayısıyla raporlar arasındaki çelişki giderildikten sonra şüphelinin üzerine atılı suç bakımından kusur konusundaki delillerin ve raporların Mahkemesince değerlendirmesi gerektiği anlaşılmakla,itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen ihbarnamedeki bozma isteği, incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden Bitlis Sulh Ceza Hakimliğinin 21.09.2021 tarihli ve 2021/ 2171 sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin kabulü ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.11.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.