16. Hukuk Dairesi 2012/5907 E. , 2012/9714 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Kullanım kadastrosu sırasında Baklacı Mahallesi çalışma alanında bulunan 1364 ada 18 parsel sayılı 899,62 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı, taşınmazın bahçe olarak 30 yıldan beri ... oğlu ... tarafından kullanıldığı, taşınmazın üzerindeki iki katlı binanın ... oğlu ... "ın kullanımında olduğu şerhi verilerek bahçe niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı, çekişmeli parselin üzerinde kendisinin zilyetliğinde olan mesken olduğunu, bu meskenin kadastro çalışmaları sırasında iki kat olarak tespit edildiğini, gerçekte ise bu taşınmazın üç katlı olduğunu belirterek çekişmeli taşınmazın tespit tutanağının düzeltilmesi talebiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağının beyanlar hanesine “İş bu taşınmaz üzerinde iki katlı bina ... oğlu ..."ın kullanımındadır" ibaresinin kaldırılarak yerine "İş bu taşınmaz üzerinde 3 katlı bina ... oğlu ..."ın kullanımındadır" şeklinde düzeltilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... Müdürlüğünü temsilen Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun Ek-4. maddesi gereğince yapılan kadastro tespitine itiraza ilişkindir. 5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasa""ya eklenen Ek 4/1. madde gereğince “6831 sayılı Orman Kanunu"nun 20/06/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanun"la değişik 2"nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05/06/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2"nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11"inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil…” edilir. Kadastro tespitine itiraz davalarında davalı sıfatı, tespit malikiyle birlikte var ise beyanlar hanesinde yararına zilyetlik
veya muhdesat şerhi bulunan kişi ya da kişilere aittir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 17.02.2010 gün 2010/7-70 Esas-2010/86 Karar sayılı kararında da değinildiği gibi, aleyhine dava açılanların davalı sıfatlarının bulunmaması halinde dava, sıfat yokluğundan (husumet yönünden) reddedilecektir. HUMK"nun 179/1. maddesi gereğince dava dilekçesinde tarafların ve varsa temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi gerekmektedir. Bu bildirim esnasında yapılan yanlışlıklardan bazıları, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddi sonucunu doğurmamakta, oluşan hataların giderilmesi, davalının temsilcisinde yanılmış olması halinde olduğu gibi olanak dahilindedir. Somut olayda dava, çekişmeli parsel üzerinde üç katlı mesken bulunmasına rağmen tespit tutanağında iki katlı mesken olarak gösterildiğinden, kadastro tespit tutanağının düzeltilmesi istemi ile açılmış olup, davanın niteliğine göre, husumetin Hazine"ye yöneltilmesi gerekirken, dava dilekçesinde sadece Kadastro Müdürlüğü hasım gösterilmiştir. Dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, dava edilmek istenenin aslında Kadastro Müdürlüğü değil, Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Kadastro Müdürlüğünün davalı gösterilmesinin ve Hazine vekili tarafından temsil edilmiş olmasının temsilcide yanılgı olarak değerlendirilmesi gerekir. Hal böyle olunca, davanın sadece kadastro Müdürlüğüne yöneltildiğinden söz edilemez. Ortada belirgin biçimde temsilcide yanılgı hali vardır. O halde Mahkemece temsilcide yanılma hali re"sen gözetilerek, davanın tespit maliki Hazine"ye yöneltilmesi için davacı yana olanak verilmeli, davanın Hazine"ye yaygınlaştırılması halinde davaya devam edilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden yargılamaya devam ile davanın esasına ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 20.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.