Esas No: 2012/12047
Karar No: 2012/13384
Karar Tarihi: 22.11.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/12047 Esas 2012/13384 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.03.2008 gününde verilen dilekçe ile ... iptali ve mera olarak sınırlandırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 25.05.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tespit ve tescili yapılan 118 ada 21 parsel numaralı taşınmazın 118 ada 50 sayılı mera parselinden sürülerek kazanıldığını belirterek evveliyatı mera olan taşınmazın ... kaydının iptali ile mera olarak sınırlandırılmasını istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu yerin tarım arazisi niteliğinde olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın öncesinin mera olduğuna ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı, uzun yıllardır tarım arazisi olarak kullanıldığı ve davalı lehine zilyetlikle mülk edinme şartları oluştuğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı ... vekili temyiz etmiştir.
Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4).
Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle ... tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da Hazinenin ... iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır.
Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte
merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması, gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir.
Keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi gerekir.
Mahkemece yapılacak keşifte; tahsise dayanılıyorsa tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile uygulanması, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi, taşınmazın mera olmadığı iddiasının bulunması halinde varsa çevre taşınmazlara ait kayıtlar da uygulanarak dava konusu yeri ne şekilde okuduğunun çevre taşınmazlarla toprak yapısı kıyaslanarak uzman bilirkişiler aracılığı ile uyuşmazlığa konu yerin ve niteliğinin saptanması gerekir.
Kadimlik iddiasında ise yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli görülmemiştir. Keşif mahallinde dinlenen mahalli bilirkişiler dava konusu taşınmazın evveliyatını ve halen kim tarafından kullanıldığını bilmediklerini beyan etmişlerdir. Bu nedenle dava açılan emsal tüm dosyalarla ilgili olarak da isabetli bir değerlendirme yapılabilmesi için mahkemece öncelikle dava konusu taşınmazların bulunduğu yöreyi iyi bilen, başka köyden yaşlı bilirkişiler tespit edilmeli bölgeye ait memleket haritası merciinden istenmeli, yörede kadastro tespiti çalışmaları yapılıp yapılmadığı ve bölgeye ait kadastro haritaları bulunup bulunmadığı sorulmalı, varsa komşu taşınmazlara ait dayanak ... veya vergi kayıtları getirtilmeli, köye ait yerleşim planı istenmeli ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinde belirttiği dava dosyaları getirtilerek incelenmeli, taşınmazla ilgisi olup olmadığı araştırılmalı, ayrıca Karacalar Köyüne ait davalı olan tüm taşınmazları birlikte gösteren pafta suretleri istenmelidir.
Tüm bu deliller toplandıktan sonra mahallinde keşif yapılarak yukarıda sözü edilen belgeler mahalli ve uzman bilirkişiler eşliğinde dava konusu taşınmazlara uygulanmalı ve krokiye bağlanmalı, tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; davada davalı vekil ile temsil edildiği ve lehine vekalet ücreti takdir edildiği halde karar başlığında vekilin adının gösterilmemiş olması da yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 22.11.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.