Esas No: 2012/11696
Karar No: 2012/13382
Karar Tarihi: 20.11.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/11696 Esas 2012/13382 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26.05.2010 gününde verilen dilekçe ile ... iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; ... iptali ve tescil talebinin reddine tazminat talebinin kabulüne dair verilen 12.04.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı ... iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde taşınmazın rayiç bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ... iptali ve tescil talebinin reddine, ikinci kademedeki rayiç bedel talebinin ise kısmen kabulü ile 10.000,00 TL bedelin 26.05.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir.
2-Davacının ikinci kademedeki isteği ile ilgili olarak; mahkemece, dava dilekçesinde belirtilen 10.000,00 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir. Taraflar arasında geçerli bir sözleşme düzenlenmiştir. Ancak, satış vaadinde bulunan tarafından sözleşme gereği yerine getirilmemiştir. 818 sayılı Borçlar Kanununun 96. maddesi hükmü gereğince "Alacaklı hakkını kısmen veya tamamen istifa edemediği
takdirde borçlu kendisine hiç bir kusurun isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bundan mütevellit zararı tazmine mecburdur." Davalı satış vaadi borçlusu, sözleşme gereğince taahhüdünü yerine getirmediğine göre bu konuda kendisine hiç bir kusurun isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe davacının bundan doğan zararını gidermek zorundadır. Bu nedenle mahkemece geçerli olan satış sözleşmesinin davalının kusuru nedeni ile ifa edilmediği gözetilerek, satış vaadine konu taşınmazların dava tarihindeki rayiç değerinin tazminine karar verilmesi gerekirken sözleşmenin geçersiz olduğundan bahisle güncelleştirilmiş değere hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) no"lu bent gereğince kararın BOZULMASINA, (3) bozma kararının niteliğine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde davacı tarafa iadesine, 20.11.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.