Esas No: 2012/11772
Karar No: 2012/13380
Karar Tarihi: 20.11.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/11772 Esas 2012/13380 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.09.2011 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.06.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 150 parsel sayılı taşınmaz lehine, 140 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit
gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle ... alanlarında, nihayet bir ... aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3. maddesi uyarınca ... siciline kaydı da gereklidir.
Davacı, 150 parsel sayılı taşınmazı yararına, 136 parsel sayılı taşınmazdan geçit kurulmasını istemiştir. Mahkemece yapılan keşif sonucunda, bilirkişi raporları ile değişik alternatifler belirlenmesi üzerine yeni güzergahtaki taşınmaz maliki usul hükümlerine aykırı şekilde harçsız dava dilekçesi ile davaya dahil edilmiştir.
Yargılama sırasında uygun geçit yeri olarak dava açılanlar dışında yeni bir taşınmaz belirlenmesi halinde, bu yeni taşınmaz malikleri hakkında usulünce dava açılıp eldeki dava ile birleştirilmesi veya usul ekonomisi gereğince harçlı dava dilekçesi ile davaya katılmaları sureti ile taraf teşkili sağlanarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; aleyhine geçit kurulan 140 parsel sayılı taşınmazın maliki ... hakkında harcı yatırılmak sureti ile usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmamaktadır. Bu taşınmaz maliki hakkında ya usulünce dava açılıp eldeki dava ile birleştirilmeli ya da usul ekonomisi açısından harcı da yatırılmak suretiyle davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanması gerekirken, harçsız dilekçe ile davaya dahil edilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; hükmün sonuç kısmında bilirkişi raporuna atıf yapılmamış, lehine ve aleyhine geçit kurulan parseller belirtilmekle yetinilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde hükmün kapsamında, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi öngörülmüştür. Kurulan geçit hakkının hangi parsel lehine, hangi parseller üzerinden, ne miktarlarda kurulduğu terettüde yer vermeyecek biçimde ve infaza elverişli şekilde belirtilmelidir. Mahkemece geçit hakkının ne miktarlarda kurulduğunun belirtilmemiş olması da doğru görülmemiştir.
Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 20.11.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.