Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/10609 Esas 2012/13331 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/10609
Karar No: 2012/13331
Karar Tarihi: 20.11.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/10609 Esas 2012/13331 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2012/10609 E.  ,  2012/13331 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.02.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil veya aidiyetin tespiti ile tazminat istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan muhakeme sonunda; tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne dair verilen 19.04.2012 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... mirasçıları vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 20.11.2012 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... mirasçıları vekili Av. ... Kınış geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    _K A R A R_
    Davacı, davalının paydaşı bulunduğu 456 parsel sayılı taşınmazın 350 m2 kısmını 15.10.1991 tarihli harici senetle 30.000 TL bedelle satın alarak, bu kısma ev yaptığını, evin değerinin zeminin değerinden fazla olduğunu, davalının 2007 yılına kadar bir itirazı bulunmadığını ileri sürerek, 456 parsel sayılı taşınmazın 350 m2 bölümünün tapu kaydının iptali ile adına tescilini veya taşınmazdaki evin davacıya ait olduğunun tespitini ve senetle ödenen 30.000 TL ile evin dava tarihindeki rayiç değerinin toplamının faiziyle birlikte davalıdan alınmasını istemiştir.
    Davalı, harici satış konusunda bilgisi bulunmadığını, satış senedindeki mühür ve imzanın kendisine ait olmadığını, davacının zor kullanarak taşınmazına ev yaptığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, tapu iptali ve tescil istemi hüküm altına alınmış davalının hükmü temyizi üzerine karar Dairemizin 18.10.2011 günlü ve 2011/7403-12254 sayılı kararı ile usulüne uygun biçimde taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek davanın karara bağlandığı gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Dava tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat istemlerine ilişkindir.
    Türk Medeni Kanununun 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi Türk Medeni Kanununun 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.
    Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir.
    Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiası ileri sürülebilir.
    Malzeme sahibinin Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi için, malzeme sahibinin iyiniyetli ve yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olması yanında, yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz malikine uygun bir bedel ödemesi gerekir. Ayrıca, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
    Somut olayda davacı, davalı ... ile 15.10.1991 günü düzenlenen harici satış senedine dayanmıştır. Anılan satış sözleşmesinde, 26.800 m2 yüzölçümünde ve tarla niteliğindeki 456 parsel sayılı taşınmazın 350/26800

    payını davacının satın alıp bedelini ödediği görülmektedir. Hükme esas alınan 31.03.2011 günlü inşaat bilirkişi raporunda malzeme sahibi davacının yaptığı bina değerinin zemin değerinden fazla olduğu belirtilmiştir. Malzeme sahibinin satış sözleşmesine dayanarak bina yaptığından iyiniyetli olduğu mahkemenin kabulündedir. Ancak, dava konusu taşınmazın yapının üzerinde bulunduğu bölümünün ifrazı olanağı bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır. Bu nedenle, taşınmazın ifrazının olanaklı olup olmadığı 5578 sayılı yasa ile değişik 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile 3194 sayılı İmar Kanunu hükümleri uyarınca belirlenmelidir. Yapılacak bu araştırma sonucu ifrazı olanaklı ise şimdiki gibi davanın kabulüne, ifrazın mümkün olmaması halinde tescil talebinin reddi ile davacının ikinci kademedeki istemi hakkında bir karar verilmesi gerekir.
    Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınmadan eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 900 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 20.11.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.



















    Hemen Ara