Esas No: 2012/5917
Karar No: 2012/9374
Karar Tarihi: 14.11.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/5917 Esas 2012/9374 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Kullanım kadastrosu sırasında Çiftlik Mahallesi çalışma alanında bulunan 1555 ada 37 parsel sayılı 1587,71 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı ve taşınmazın ve üzerindeki bir katlı kargir evin 20 yıldan beri ..."nun kullanımında olduğu şerhi verilerek bahçe niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı, çekişmeli parselin kendi zilyetliğinde olduğu ancak adının ... olmasına rağmen kadastro tespit tutanağının beyanlar hanesinde ... olarak tespit edildiği iddiasıyla Kadastro Müdürlüğünü hasım göstererek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağının beyanlar hanesinin "İş bu taşınmaz ve üzerindeki bir katlı kargir ev 20 yıldan beri ..."nun kullanımındadır." ibaresinin çıkartılarak "İş bu taşınmaz ve üzerindeki bir katlı kargir ev 20 yıldan beri ... evlatları ..., ..."nun kullanımındadır." şeklinde düzeltilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... Müdürlüğüne vekaleten Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 3402 sayılı Kadastro Kanununun Ek-4 maddesi gereğince yapılan kadastro tespitine itiraza ilişkindir. 5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasaya eklenen EK 4/1. madde gereğince “6831 sayılı Orman Kanununun 20/06/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2"nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05/06/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2"nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11"inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil…” edilir. Kadastro tespitine itiraz davalarında davalı sıfatı, tespit malikiyle birlikte var ise beyanlar hanesinde yararına zilyetlik veya muhdesat şerhi bulunan kişi ya da kişilere aittir. Aleyhine dava açılanların, davada taraf sıfatlarının bulunmaması halinde davanın, sıfat yokluğu (husumet) nedeniyle reddedilmesi gerekir. Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nun 179/1. maddesi gereğince dava dilekçesinde tarafların ve varsa temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi zorunludur. Bu bildirim sırasında yapılan yanlışlıklar her zaman davanın sıfat (husumet) yokluğu nedeniyle reddi sonucunu doğurmamakta ve oluşan hataların giderilmesi, davalının temsilcisinde yanılmış olması halinde olduğu gibi olanak dahilinde bulunmaktadır. Somut olayda, dava, tutanağın beyanlar hanesinde ... olarak yazılması gereken kullanıcı isminin ... olarak yazıldığı iddiasına dayanılarak isim düzeltilmesi istemiyle açılmış olup; davanın niteliğine göre, husumetin, Hazine"ye yöneltilmesi gerekirken, Kadastro Müdürlüğü"ne yöneltilmiştir. Ne var ki, dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, dava edilmek istenenin aslında Kadastro Müdürlüğü değil, Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Davacının, tespit maliki olan Hazine yerine Kadastro Müdürlüğü"nü hasım göstermesi şeklindeki yanılgısı, temsilcide hata niteliğindedir. Temsilcide hata halinde, davanın husumetten reddedilmeyip dava dilekçesinin doğru hasma tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanabileceği, Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamalarındandır. Nitekim, hüküm gününden sonra yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nun 124. maddesi ile "temsilcide yanılgı" hali de madde kapsamına alınmıştır. Hal böyle olunca, Mahkemece temsilcide yanılma hali re"sen gözetilerek, davanın tespit maliki Hazine"ye yöneltilmesi için davacı yana olanak verilmeli, davanın Hazine"ye yaygınlaştırılması halinde davaya devam edilmelidir. Mahkemece bu husus gözetilmeden yargılamaya devam ile yazılı şekilde esasa dair hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 14.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.