Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/6366 Esas 2012/9293 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/6366
Karar No: 2012/9293
Karar Tarihi: 13.11.2012

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/6366 Esas 2012/9293 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık, ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan yargılanmış ve önce beraat etmiş, ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı sonucu karar bozulmuştur. Yargıtay Ceza Genel Kurulu ise ticareti terk eden tüzel kişi tacirlerin de cezalandırılabileceği kararına varmıştır. Ancak bu kararın uygulanması sırasında, borçlu şirketin ticareti terk ettiği kabul edilemediği için sanığın beraatine karar verilmiş, ancak başka bir davada sanığın aynı suçtan yargılanması gerektiği belirtilmiştir. İlgili kanun maddeleri İİK'nun 44. ve 345. maddeleri, TCK'nun 43. ve 337/a maddeleridir.
16. Hukuk Dairesi         2012/6366 E.  ,  2012/9293 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : ... 3. İCRA MAHKEMESİ


    Ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan sanık ..."ın beraatine karar verilmiş, hüküm şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya gönderilmekle Dairemizce yapılan inceleme sonunda 22.11.2011 tarihli karar ile mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmiş, bu karara karşı Yargıtay C.Başsavcılığının 31.01.2012 tarihli itirazı üzerine, Ceza Genel Kurulunun 10.07.2012 tarih ve 2012/0221 Esas, 2012/875 sayılı kararı ile 6352 sayılı yasanın 99 ve 101. maddeleri uyarınca itirazın Dairemizce değerlendirilmesi için dosya yeniden gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak; GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Somut olayda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yazısında; İİK"nun 44. maddesinde “ticareti terk eden tacir” ifadesi kullanılmış olup bu ifadenin yalnızca gerçek kişi tacirleri kapsadığına ilişkin herhangi bir kısıtlayıcı hükmün bulunmadığı, bu sebeple limited şirketlerin temsil ve idareye yetkili müdürlerinin de, şirketin ticareti terk etmeleri halinde İİK"nun 44. maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerine ilişkin bir istisna getirilmediğine göre, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi cezalandırılmalarına da bir engel bulunmadığı; diğer yandan, İİK"nun 44. maddesinde yapılan değişikliğin “ticareti terk eden kötü niyetli borçluların” bu davranışlarının önlenmesi amacıyla yapıldığının da gerekçede açıkça ifade edildiği, Yüksek Özel Dairenin kararında tüzel kişi tacirler hakkında 44. maddesinin 2. fıkrasının uygulama kabiliyetinin olmadığı belirtilmiş ise de, aynı maddenin 1. fıkrasının gözönüne alınmadığına değinilmiş ve bozma kararı verilmesi gerekirken onama kararı verilmesinin isabetsizliği ileri sürülerek hükmün bozulması talep edilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının aynı konudaki itirazına ilişkin Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14/02/2012 tarih ve 2012/16.HD - 505, 509 ve 513 Esas sayılı dosyalarında özetle; ticareti terk eden borçlunun 6762 sayılı Türk Ticaret Yasası anlamında tacir olmasının gerektiği, 6762 sayılı Kanunun 18. maddesinde ticaret şirketlerinin de tacir olduğunun belirtilmesi nedeniyle ticaret şirketlerinin ve bu anlamda limited şirketin anılan Kanunun 18. maddesi uyarınca tacir olduğunda kuşku bulunmadığı, İİY"nın 44. maddesinde "ticareti terk eden tacir" ifadesi kullanılmış olup, bu ifadenin yalnızca gerçek kişi tacirleri kapsadığına ilişkin herhangi bir kısıtlayıcı hükmün konulmadığı, o halde tacir sayılan limited şirketlerin temsil ve idareye yetkili müdürlerinin, şirketin ticareti terk etmeleri halinde İcra İflas Yasasının 44.maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerine ilişkin bir istisna getirilmediğine göre, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi aynı Yasanın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmalarına da bir engel bulunmadığı, diğer yandan İİY"nın 44. maddesinde yapılan değişikliğin “ticareti terk eden kötü niyetli borçluların” bu davranışlarının önlenmesi amacıyla yapıldığının da gerekçede açıkça ifade edildiği, ticari şirketi temsil ve idareden sorumlu müdür ve yetkililerinin bu suçu işleyemeyeceklerinin kabulü halinde, ticareti terk suçunu işleyen gerçek kişi tacirlerin İİY"nın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmaları gerekecek, ancak aynı fiili işleyen ve İİY"nın 345. maddesi uyarınca bu fiilden sorumlu tutulması gereken ticaret şirketi müdür ve yetkililerinin ise cezai sorumluluktan muaf tutulmaları anlamına gelecektir ki bunun yasal bir dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle oyçokluğuyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmiştir.
    Yargıtay C. Başsavcılığının itirazı yerinde görüldüğünden kabulü ile Dairemizin 22.11.2011 tarih ve 2011/7082 Esas, 2011/7806 sayılı kararının kaldırılmasına karar verilerek yapılan inceleme sonunda;
    Ticaret şirket yetkilisi olan sanığa isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu on beş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret sicili memurluğuna bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini içeren bir mal beyannamesi vermemesinin gerekmesi nedeniyle, somut olayda, Maslak/... Vergi Dairesi Müdürlüğünün 20.03.2009 tarih ve 9693 sayılı yazısına göre, sanığın yetkilisi olduğu şirketin 31.12.2007 tarihi itibariyle re"sen terkininin yapıldığının bildirilmesi, diğer taraftan zabıta araştırması sonunda düzenlenen 01.04.2009 tarihli tutanağa göre de borçlu şirketin kayıtlı adresini yaklaşık 2 yıl önce terk ettiğinin ve nereye gittiğini bilenin olmadığının belirlenmesi karşısında, borçlu şirketin ticareti terk ettiğinin kabulünün gerekmesi nedeniyle yetkilisi sanığın mahkumiyeti yerine beraatine karar verilmesi,
    Kabule göre de, ticareti terk suçu aynı iş yeri ile ilgili olarak aynı yetkilisi/yetkilileri tarafından ancak bir kez işlenebilen bir suç olup, sanık hakkında, temyiz sebebi ile öğrenilen ve aynı müşteki tarafından farklı icra takip dosyasına dayanılarak yapılan şikayet nedeniyle ve ... 5. İcra Mahkemesinin 2008/3667 Esas, 2009/1091 Karar ve 2008/3668 Esas, 2009/1104 sayılı dava dosyalarının bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanık hakkında TCK"nun 43 maddesinin birinci fıkrasının uygulanmasının veya davanın reddinin gerekip gerekmediği hususlarının tartışılması için anılan dosyaların bu dosya ile birleştirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, isabetsiz olup, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA, 13.11.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.











    Hemen Ara