Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/10085 Esas 2012/11805 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/10085
Karar No: 2012/11805
Karar Tarihi: 15.10.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/10085 Esas 2012/11805 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2012/10085 E.  ,  2012/11805 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacı tarafından, davalı aleyhine 13.07.2009 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.04.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, Türk Medeni Kanununun 747.maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
    Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
    Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
    Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu
    olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
    Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
    Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
    Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
    Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidir.
    Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
    Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacı paydaşı bulunduğu 250 parsel sayılı taşınmaz lehine davalı tarafa ait 242 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı verilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne, davalıya ait 242 parsel sayılı taşınmazdan geçen uzman bilirkişi ... tarafından düzenlenen 27.05.2011 havale tarihli rapor ile uzman bilirkişi ... ve ... tarafından düzenlenen 17.10.2011 havale tarihli ek rapor ve eki haritalarda 55,80 m2 yüzölçümündeki 1. alternatif yol güzergahından davacının 250 parsel sayılı taşınmaz lehine geçit kurulmasına karar verilmiş; hüküm
    davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacının paydaşı bulunduğu 250 parsel sayılı taşınmazın genel yola cephesinin olmaması nedeniyle mutlak geçit ihtiyacı olduğu sabittir. Geçit davalarında uygulanacak kesintisizlik ilkesi gereğince lehine geçit hakkı kurulan taşınmazdan itibaren genel yola ulaşıncaya kadar tüm taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulması gerekir. Halbuki kurulan geçit hakkı genel yola kadar değil davacının paydaş bulunduğu dava dışı 241 parsel sayılı taşınmaza kadar kurulmuştur.
    Bu durumda mahkemece 241, 245, 247 ve 249 parsel sayılı taşınmazlara ait tapu kayıtları Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilerek maliklerinin belirlenmesi, bu maliklerin harçlı dilekçe ile davaya katılmalarının sağlanması, bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekir. Taraf teşkili tam olarak sağlanmadan davanın esastan sonuçlandırılması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozmanın niteliği gereği diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 15.10.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara