Esas No: 2020/9821
Karar No: 2022/9730
Karar Tarihi: 08.12.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/9821 Esas 2022/9730 Karar Sayılı İlamı
12. Ceza Dairesi 2020/9821 E. , 2022/9730 K.Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine hükmettiği davada, sanık tarafından temyiz edildi. Dosyanın incelenmesinin ardından, sanığa isnat edilen eylemin trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçuna ilişkin olduğu ve TCK'nın 179. maddesi uyarınca cezalandırılabileceği belirtildi. CMK'nın 251. maddesi uyarınca, üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlar için basit yargılama usulünün uygulanabileceği fakat Anayasa Mahkemesi'nin kararları sebebiyle uyulması gereken bazı sınırlamalar olduğu ifade edildi. Dosyanın yeniden değerlendirilerek sanık lehine doğabilecek sonuçların da gözetilmesi gerektiği belirtildi. Sonuçta, hüküm BOZULDU ve sanık lehine olan uygulamanın yapılması için dosyanın yeniden değerlendirilmesi gerektiği kararlaştırıldı.
TCK'nın 179. maddesi, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun temel ceza miktarını belirler. Buna göre, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası uygulanır.
CMK'nın 251. maddesi, üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlar için basit yargılama usulünün uygulanması ile ilgili düzenlemeler içerir. Ancak, Anayasa Mahkemesi'nin kararları ile sınırlamalar getirilmiştir. CMK'nın 251. maddesi uyarınca, mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığa isnat edilen eylemin, 5237 sayılı TCK'nın 179. maddesinin 2-3. fıkralarında düzenlenen ''trafik güvenliğini tehlikeye sokma'' suçuna ilişkin olduğu, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu için TCK'nın 179. maddesinin 2. fıkrasında temel ceza miktarının ''üç aydan iki yıla kadar hapis cezası'' olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK'nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan ''Basit Yargılama Usulü'' başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; ''Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.'' şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan ''01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.'' şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas-2020/33 Karar sayılı ve 16.03.2021 tarihli 31425 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas-2021/4 Karar sayılı iptal kararları ile ''...kovuşturma evresine geçilmiş..., ...hükme bağlanmış...'' ibarelerinin, aynı bentte yer alan ''...basit yargılama usulü...'' yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle;
Kovuşturma evresine geçilmiş veya hükme bağlanmış olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan kesinleşmiş hükümler haricindeki düzenlemelerin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; ''mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.'' şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararlarının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, ''Basit Yargılama Usulü'' yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması;
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı sair yönler incelenmeksizin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; 08.12.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.