Esas No: 2020/10250
Karar No: 2022/9709
Karar Tarihi: 08.12.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/10250 Esas 2022/9709 Karar Sayılı İlamı
12. Ceza Dairesi 2020/10250 E. , 2022/9709 K.Özet:
Sanık, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu nedeniyle hapis cezası ile cezalandırılmış ve hükmün açıklanması geri bırakılmıştır. Ancak, sanık denetim süresi içerisinde hırsızlık suçu işlemiş ve bu nedenle mahkumiyet kararı verilmiştir. Bu durumda, basit yargılama usulü uygulanabilecek olaylarda mahkûmiyet kararı verildiğinde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilmelidir. Bu nedenle, dosyanın basit yargılama usulü yönünden yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. TCK'nın 179. maddesi, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu düzenler ve bu suç için temel ceza miktarı üç aydan iki yıla kadar hapis cezasıdır. CMK'nın 251. maddesi, basit yargılama usulünü düzenler ve mahkûmiyet kararı verildiğinde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi:Asliye Ceza Mahkemesi
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık ve mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü;Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda, Türk Ceza Kanununun 179/3-2. maddeleri gereğince 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı maddenin 8. fıkrası uyarınca 5 yıllık denetim süresine tâbi tutulmasına dair ... 8.Sulh Ceza Mahkemesi'nin 08/01/2014 tarihli ve 2013/612 esas, 2014/15 karar sayılı kararının 20/01/2014 tarihinde kesinleşmesini müteakip sanığın denetim süresi içerisinde 19/07/2015 tarihinde işlediği hırsızlık suçu nedeniyle ... 27. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 21.10.2015 tarihli, 2015/544 esas 2015/654 karar sayılı ilamı ile TCK’nın 142/1-e,62. maddeleri gereğince hapis cezası ile mahkumiyetine karar verildiği, kararın kesinleştiği, ihbar üzerine duruşma açılarak, 08.01.2014 tarihli hükmün CMK'nın 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına ilişkin ... 25. Asliye Ceza Mahkemesinin kararını kapsayan dosya incelendi.Sanığa isnat edilen eylemin, 5237 sayılı TCK'nın 179. maddesinin 2-3. fıkralarında düzenlenen ''trafik güvenliğini tehlikeye sokma'' suçuna ilişkin olduğu, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu için TCK'nın 179. maddesinin 2. fıkrasında temel ceza miktarının ''üç aydan iki yıla kadar hapis cezası'' olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK'nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan ''Basit Yargılama Usulü'' başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; ''Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.'' şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan ''01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.'' şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli ve 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas-2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile; ''...kovuşturma evresine geçilmiş...'' ibaresinin, aynı bentte yer alan ''...basit yargılama usulü...'' yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle, kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; ''mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.'' şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, ''Basit Yargılama Usulü'' yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması;Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın ve mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz sebepleri yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı sair yönler incelenmeksizin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; 08.12.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.