Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2022/9404 Esas 2022/9964 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/9404
Karar No: 2022/9964
Karar Tarihi: 13.12.2022

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2022/9404 Esas 2022/9964 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2022/9404 E.  ,  2022/9964 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Suçlar : Kişilerin huzur ve sükununu bozma, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması

    Kişilerin huzur ve sükununu bozma ile kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık, sanık müdafii ve mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Dairemizin 05.10.2022 tarihli tevdi kararı uyarınca; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, sanık hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik mahalli Cumhuriyet savcısının temyizi ile ilgili olarak görüş içeren ek tebliğnamenin düzenlendiği belirlenerek yapılan incelemede:
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, sanık müdafiinin ve mahalli Cumhuriyet savcısının sair temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
    1- ... Gençlik ve Spor İl Müdürü olan şikayetçi Haşim ile ... Valiliğinde özel kalem müdürü olarak görevli diğer şikayetçi ...’in, Valiliğin düzenlediği bir etkinlikte gülümseyip, poz vererek ve yan yana çektirdikleri fotoğrafının, sanık ... tarafından, Valilik Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğünde çalışan ... isimli kişinin ... hesabından ele geçirilip, altına büyük harflerle “AÇIKLAMA ALSAK?” yazılan söz konusu fotoğrafın, sanığın yönettiği internet sitesinde, sanık tarafından hazırlanıp, 08.01.2015 tarihinde yayımlanan; “Türkeli ilçesinde oynanan Amatör 1. Lig Türkeli Spor-Ayancık Belediyespor karşılaşmasında talihsiz bir olay yaşanmıştı…Maç sırasında fenalaşan Ayancık Belediyesporlu futbolcu Emrah K.ya müdahale etmek isteyen ambulans ... makinalarının stad duvarını yıkması sonucu girebilmişti. ...'da yaşam mücadelesi veren Emrah'ı kaybetmiştik. Şimdi birileri tarafından konunun üstü örtülmeye çalışılsada, yapılan açıklamalar ile herkes farklı algı oluştursada bizlerde ... Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü ... Ö.ye kamuoyu adına birkaç soru soralım dedik...1- İddaya göre selden sonra yapılan Stadyumun projesini kim imzaladı? 2- Hadi imzaladı İmara uygun mu? 3- Stadyumun kapısını neden kapalı? 4- Müsabaka oynanırken kapı neden açık değil. Kapının anahtarı kimde? 5- Stadın Kapısına kaynak mı yaptırdın ya da talimatını verdiniz? 6- Eğer kapı ve kaynak yapılmadıysa neden ... makinesi ile Stadyuma giremiyor? 7- Bakanlıktan Müfettiş geldiği doğru mu?” biçimindeki haberde, habere konu olayla ve şikayetçi ...’le hiçbir fikri bağlantısı bulunmamasına rağmen kullanılmasından dolayı sanık hakkında TCK’nın 123/1. madde ve fıkrasındaki kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu aynı Kanun’un 43/2. madde ve fıkrası kapsamında zincirleme şekilde işlediği iddiasına dayalı olarak kamu davası açıldığı olayda;
    Şikayetçilerin özel yaşam alanına ilişkin olmayan kişisel veri niteliğindeki fotoğrafını, kendisi tarafından hazırlanıp, yayımlanan haberde, onların bilgisi olmaksızın kullanan sanığa, iddianamede eyleminin tarif edildiği nazara alınarak, CMK'nın 226. maddesi uyarınca, TCK'nın 136/1, 43/2. madde ve fıkrası atfıyla 43/1. madde ve fıkralarının uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı tanınıp, sanığın hukuki durumunun zincirleme şekilde verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu kapsamında, haber verme sınırlarının aşılıp aşılmadığı ve olayda herhangi bir hukuka uygunluk nedeni olup olmadığı da irdelenerek, değerlendirilmesi gerekirken, TCK'nın 123/1. madde ve fıkrasındaki kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun unsuru olan ısrar ögesinin gerçekleşip gerçekleşmediği ve sanığın sırf huzur ve sükunu bozmaya yönelik saikinin olup olmadığı da açıklanıp tartışılmadan, yetersiz gerekçeye dayalı olarak, yasal unsurları oluşmayan kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan mahkumiyet kararı verilmesi,
    2- Sanık ...’ın yönettiği internet sitesinde yer alan haberde, ... Valiliğinde özel kalem müdürü olarak görevli şikayetçi ... ile ... Gençlik ve Spor İl Müdürü olan diğer şikayetçi Haşim’in yan yana çektirdikleri fotoğrafının, “AÇIKLAMA ALSAK?” ibareleri ile birlikte yayımlanmasının ardından, sanıkla şikayetçi arasında geçen söz konusu fotoğrafın kaldırılması ile ilgili telefon görüşmesinin, sanık tarafından gizlice kayda alınmasından dolayı sanık hakkında TCK’nın 133/1. madde ve fıkrasındaki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan kamu davası açıldığı olayda;
    Ses kaydının çözümüne ilişkin 14.01.2015 tarihli bilirkişi raporuna ve dosya kapsamına göre, sanık tarafından telefonla yapılan görüşme esnasında kaydedilen konuşmanın tarafları sadece sanık ve şikayetçi ... olup, görüşmenin yüz yüze değil, telefonla gerçekleştiği de dikkate alındığında, sanığın tarafı olduğu haberleşme içeriklerini kaydetmesinden dolayı TCK'nın 133/1. madde ve fıkrasındaki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması ile aynı Kanun’un 132/1. madde ve fıkrasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarının yasal unsurları oluşmadığı gibi, sanık tarafından yayımlanan haberdeki fotoğrafın kaldırılması ile ilgili konuşmaların, şikayetçi ...’in özel yaşam alanına dahil ve onun özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte bulunmadığı gözetilerek, sanığın, CMK’nın 223/2-a madde, fıkra ve bendi gereğince beraatine karar verilmesi gerekirken, “…müştekinin sanığı arayarak resmi kaldırmasını istediği, sanığın yapılan telefon görüşmelerini telefonu açmadan ve konuşmaya başlamadan kayıt ettiği…” biçimindeki, yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle sanık hakkında kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
    Kabul ve uygulamaya göre de:
    a) Sanığa kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan hükmedilen 3 ay hapis cezasından, TCK’nın 43/2. madde ve fıkrası atfıyla 43/1. madde ve fıkrası gereğince 1/4 oranında artırım yapılması sonucunda, 3 ay 22 gün hapis cezası hükmetmek yerine, hesap hatasından dolayı 4 ay 15 gün hapis cezası hükmolunarak, fazla ceza tayini,
    b) Sanığa ait adli sicil kaydındaki ... Sulh Ceza Mahkemesinin 10.05.2013 tarihli, 2013/278 Esas, 2013/262 Karar sayılı, hakaret suçundan 5271 sayılı CMK'nın 231/11. maddesine göre açıklanıp, TCK'nın 125/1-4, 62, 52, 52/4. maddeleri uyarınca hükmedilen 2.320 TL'den ibaret adli para cezasının, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olduğu ve aynı Kanun’un 305/son maddesi uyarınca tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeksizin, adli sicil ve arşiv kaydında tekerrüre esas alınabilecek başkaca mahkumiyeti bulunmayan sanık hakkında, 5237 sayılı TCK'nın 58. maddesi uyarınca “mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” karar verilmesi,
    c) T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK'nın 53. maddesine ilişkin olan 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK'nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    d) Adli emanete alınan sanıkla şikayetçi ... arasındaki ses kaydına ilişkin 1 adet CD’nin delil değeri olması nedeniyle dosyada delil olarak saklanmasına karar verilmesi yerine herhangi bir gerekçeye dayanılmaksızın TCK’nın 54. maddesi gereğince müsaderesine karar verilmesi,
    e) Sanığa isnat edilen eylemin, 5237 sayılı TCK'nın 123. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen “kişilerin huzur ve sükununu bozma” suçuna ilişkin olduğu, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu için TCK'nın 123. maddesinin 1. fıkrasında temel ceza miktarının “üç aydan bir yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK'nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas-2020/33 Karar sayılı ve 16.03.2021 tarihli 31425 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas-2021/4 Karar sayılı iptal kararları ile “...kovuşturma evresine geçilmiş..., ...hükme bağlanmış...” ibarelerinin, aynı bentte yer alan “...basit yargılama usulü...” yönünden Anayasa'ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle;
    Kovuşturma evresine geçilmiş veya hükme bağlanmış olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan kesinleşmiş hükümler haricindeki düzenlemelerin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararlarının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu açısından TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, “Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın, sanık müdafiinin ve mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 13.12.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara