Esas No: 2011/7697
Karar No: 2012/8963
Karar Tarihi: 08.11.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2011/7697 Esas 2012/8963 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle “yetersiz inceleme sonucu verilen hükmün isabetsiz olduğu belirtilerek, davalıların delil olarak sunduğu 05.10.1965 tarihli hibe senetleri uygulanarak kapsamları belirlenmek suretiyle muris ...’in sağlığında taşınmazları eşi ve çocuklarına bağışlayıp bağışlamadığı, zilyetliğini devredip etmediği bu şekilde davalılar yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, taksim yapılmış ise tüm mirasçıların katılımı ile geçerli bir taksim olup olmadığının, her bir mirasçıya ayni ve nakdi olarak nelerin isabet ettiğinin belirlenmesi, bundan sonra sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, temyize konu 119 ada 2, 3 ve 4, 120 ada 3, 5, 8 ve 9, 121 ada 2, 3 ve 18, 152 ada 58 ve 59 sayılı parsellerin kadastro tespitlerinin iptali ile ... mirasçıları adına veraset ilamındaki payları oranında tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazların tamamının tarafların ortak miras bırakanı ...’ten kaldığı,davalı tarafın dayandığı hibe senetlerinin zemine uymadığı, tespitten sonraki tarihi içeren satış senetlerinin de murisin terekesi üzerinde taksim olmadığına karine teşkil ettiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki, bozma ilamına uyularak yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dosya kapsamına, toplanıp değerlendirilen delillere göre 152 ada 58 ve 59 parsel sayılı taşınmazlar dışındaki taşınmazların, miras bırakan ...’den kaldığı konusunda taraflar arasında da uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalılar ... ve ..., adlarına tespit edilen 152 ada 58 ve 59 parsel sayılı taşınmazların da temyize konu olmayan 153 ada 4, 14 ve 15 sayılı parseller gibi sulh bedeli kendileri tarafından ödenmek sureti ile amcalarından alındığını ileri sürdükleri halde bu iddialarını dayandırdıkları ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1965/1717 Esas ve 1968/595 Karar sayılı dosyası ile ilamın dayanağı olan haritası getirtilip uygulanmak sureti ile iddianın yerinde olup olmadığı araştırılmamıştır. Hal böyle olunca mahkemece sözü edilen dava dosyası getirtilerek taşınmazlar başında keşif yapılmalı, keşif sırasında dava dosyası içinde bulunan harita fen bilirkişisi aracılığı ile zemine çakıştırma yapılmak sureti ile uygulanarak dava konusu 152 ada 58 ve 59 parsel sayılı taşınmazların davalıların amcalarından sulh bedelini ödeyerek aldıklarını iddia ettikleri taşınmaz kapsamında kalıp kalmadığı kesin olarak belirlenmelidir. Öte yandan davalı taraf miras bırakanın, taşınmazlarını sağlığında ikili gruplar halinde eş ve çocuklarına bağışladığını ileri sürmüş ve bu konuda senet ibraz etmişlerdir. Davalılardan ... kendisi lehine düzenlenen senedin, evinde çıkan yangın sırasında kaybolduğunu, davacı ... de 23.10.2009 tarihli keşifteki beyanında babasının aynı tarihte annesi ile kendisine de taşınmaz bağışladığını, ancak bu taşınmazın 2/B uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığını, bu nedenle taşınmazı kullanamadıklarını; davalı ... ise duruşmadaki beyanında, dava konusu taşınmazlarda diğer kardeşlerinin de hakkı olduğunu, keşif sırasında ise, hepsinin birer adet tapu kaydı varken, davalı ...’in iki adet yerinin olduğunu, bu nedenle taşınmazlarda 4 kız kardeşin de hakkının olduğunu ileri sürmüştür. Keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar ...’in, taşınmazlarını eşi ve çocuklarına verdiğini duyduklarını, miras bırakanın 1977 yılında ölümüne kadar kendilerine hibe yapılan erkek çocukların taşınmazlara zilyet olduklarını belirtmişlerdir. Dosyada örnekleri bulunan 05.10.1965 tarihli senetlerde, bağışlayan ...’in zilyetliği devrettiğine ilişkin beyanları da bulunmaktadır. Keşifler sırasında, senette belirtilen mevkide bulunan taşınmazların sınırları yazılı olmadığından nereyi kapsadığının bilinemediği ifade edilmiş olmakla beraber, miras bırakanın bu mevkide başkaca taşınmazı olmadığı da belirtilmiştir. Bu durumda bağışlama tarihinden kadastro tespit tarihine kadar sürdürülen fiili kullanım, senet içerikleri, iddia ve savunmaya ilişkin beyanlar ile tanık ve bilirkişi sözlerinden dava konusu taşınmazların miras bırakan tarafından bağışlanarak zilyetliğinin devredildiği, tapusuz taşınmazlarda zilyetliğin devri ile mülkiyetin karşı tarafa geçeceği göz önüne alındığında davacıların taşınmazlarda terekeye dayalı haklarının bulunmadığı kuşkusuzdur. Davalı ... ile eşleşen ... ve davalı ... ile eşleşen ... tarafından davalılar aleyhine açılan bir dava bulunmadığının göz önüne alınması, davalı ... ile davacı ... arasındaki ilişki itibari ile ise davacı ...’nın 119 ada 4, 120 ada 5 ve 121 ada 3 parsel sayılı taşınmazlarda miras bırakandan bağışlama ile kendisine geçen taşınmazların mülkiyetini davalı ..."e devredip etmediği ve davalı ... yararına da kendisine bağışlanan taşınmazlar yönünden 3402 sayılı Kanun"un 14. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmak suretiyle toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, açıklanan nedenler göz önünde bulundurulmaksızın yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalılar ... ve ...’in temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 08.11.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.