Esas No: 2012/6691
Karar No: 2012/8942
Karar Tarihi: 08.11.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/6691 Esas 2012/8942 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BURSA 2. İCRA MAHKEMESİ
Ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanların alacaklıları zarara uğratmak kastıyla ticaret şirketinin borçlarını kısmen veya tamamen ödememek suçu ile ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...ve ...’ın beraatine karar verilmiş, hüküm şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya gönderilmekle Dairemizce yapılan inceleme sonunda 22/11/2011 tarihli karar ile İİK 337/a maddesinde yaptırıma bağlanan ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçuna ilişkin kararın onanmasına, İİK"nun 333/a maddesinde yaptırıma bağlanan Ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanların alacaklıları zarara uğratmak kastıyla ticari işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödememesi suçuna ilişkin mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş, İİK"nun 337/a maddesinde yaptırıma bağlanan ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçuna ilişkin karara karşı Yargıtay C.Başsavcılığının 31/01/2012 tarihli itirazı üzerine, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/07/2012 tarih ve 2012/0205 Esas, 2012/859 sayılı kararı ile 6352 sayılı yasanın 99 ve 101. maddeleri uyarınca itirazın Dairemizce değerlendirilmesi için dosya yeniden gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak; GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Somut olayda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yazısında; İİK"nun 44. maddesinde “ticareti terk eden tacir” ifadesi kullanılmış olup bu ifadenin yalnızca gerçek kişi tacirleri kapsadığına ilişkin herhangi bir kısıtlayıcı hükmün bulunmadığı, bu sebeple limited şirketlerin temsil ve idareye yetkili müdürlerinin de, şirketin ticareti terk etmeleri halinde İİK"nun 44. maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerine ilişkin bir istisna getirilmediğine göre, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi cezalandırılmalarına da bir engel bulunmadığı; diğer yandan, İİK"nun 44. maddesinde yapılan değişikliğin “ticareti terk eden kötü niyetli borçluların” bu davranışlarının önlenmesi amacıyla yapıldığının da gerekçede açıkça ifade edildiği, Yüksek Özel Dairenin kararında tüzel kişi tacirler hakkında 44. maddesinin 2. fıkrasının uygulama kabiliyetinin olmadığı belirtilmiş ise de, aynı maddenin 1. fıkrasının gözönüne alınmadığına değinilmiş ve bozma kararı verilmesi gerekirken onama kararı verilmesinin isabetsizliği ileri sürülerek hükmün bozulması talep edilmiştir. Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığının aynı konudaki itirazına ilişkin Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14/02/2012 tarih ve 2012/16.HD - 505, 509 ve 513 Esas sayılı dosyalarında özetle; ticareti terk eden borçlunun 6762 sayılı Türk Ticaret Yasası anlamında tacir olmasının gerektiği, 6762 sayılı Kanunun 18. maddesinde ticaret şirketlerinin de tacir olduğunun belirtilmesi nedeniyle ticaret şirketlerinin ve bu anlamda limited şirketin anılan Kanunun 18. maddesi uyarınca tacir olduğunda kuşku bulunmadığı, İİY"nın 44. maddesinde "ticareti terk eden tacir" ifadesi kullanılmış olup, bu ifadenin yalnızca gerçek kişi tacirleri kapsadığına ilişkin herhangi bir kısıtlayıcı hükmün konulmadığı, o halde tacir sayılan limited şirketlerin temsil ve idareye yetkili müdürlerinin, şirketin ticareti terk etmeleri halinde İcra İflas Yasasının 44. maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerine ilişkin bir istisna getirilmediğine göre, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi aynı Yasanın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmalarına da bir engel bulunmadığı, diğer yandan İİY"nın 44. maddesinde yapılan değişikliğin “ticareti terk eden kötü niyetli borçluların” bu davranışlarının önlenmesi amacıyla yapıldığının da gerekçede açıkça ifade edildiği, ticari şirketi temsil ve idareden sorumlu müdür ve yetkililerinin bu suçu işleyemeyeceklerinin kabulü halinde, ticareti terk suçunu işleyen gerçek kişi tacirlerin İİY"nın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmaları gerekecek, ancak aynı fiili işleyen ve İİY"nın 345. maddesi uyarınca bu fiilden sorumlu tutulması gereken ticaret şirketi müdür ve yetkililerinin ise cezai sorumluluktan muaf tutulmaları anlamına gelecektir ki bunun yasal bir dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle oyçokluğuyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığının itirazı yerinde görüldüğünden kabulü ile; İİK 337/a maddesinde yaptırıma bağlanan ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan verilen kararın onanmasına dair Dairemizin 22/11/2011 tarih ve 2011/7153 Esas, 2011/7736 sayılı kararının kaldırılmasına karar verilerek yapılan inceleme sonunda;
Sanıklara isnat edilen ticareti terk usulüne muhalefet suçunun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu on beş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret sicili memurluğuna bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaması gerekmekte olup, somut olayda;
1-Fiili durumun belirlenmesi amacıyla borçlu şirketin ticareti terk edip etmediği yönünde zabıta araştırılması yaptırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
2- Suçun unsurlarının oluştuğunun belirlenmesi durumunda cezai sorumluluğun hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde tayini bakımından şirket ana sözleşmesi de getirtilip, fiilin birlikte işlenmediğinin anlaşılması halinde temsil yetkisi bölüşümündeki ağırlık ve sınırlar da dikkate alınarak suçun oluşumunda rolü olan temsilci saptanıp, buna göre sanıkların hukuki durumlarının takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
İsabetsiz olup temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA, 08.11.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.