Esas No: 2012/6367
Karar No: 2012/8929
Karar Tarihi: 08.11.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/6367 Esas 2012/8929 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanıkların ticareti terk etmek suçundan yargılandığı davada, mahkeme önce beraat kararı vermiş ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı sonucu dosya tekrar incelenmiş ve sanıklardan biri hakkında bozma kararı verilmiştir. Ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu, ticaret şirketlerinin temsil ve idare yetkililerinin ticareti terk etmeleri halinde cezalandırılabileceğine karar vermiştir. Konuya ilişkin hukuki açıklamalar için İİK'nın 44. ve 337/a maddeleri ile Türk Ticaret Kanunu'nun 18. maddesi referans olarak verilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... 3. İCRA MAHKEMESİ
Ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan sanıklar ..., ... ve ...’ın beraatlerine karar verilmiş, hüküm şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının sanıklardan ... ve ... hakkında onama, diğer sanık ... hakkında bozma istemli tebliğnamesiyle dosya gönderilmekle Dairemizce yapılan inceleme sonunda 30/11/2011 tarihli karar ile mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmiş, sanıklardan ... hakkındaki karara karşı Yargıtay C.Başsavcılığının 04/01/2012 tarihli itirazı üzerine, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/07/2012 tarih ve 2012/0052 Esas, 2012/740 sayılı kararı ile 6352 sayılı yasanın 99 ve 101. maddeleri uyarınca itirazın Dairemizce değerlendirilmesi için dosya yeniden gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak; GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Somut olayda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yazısında; İİK"nun 44. maddesinde “ticareti terk eden tacir” ifadesi kullanılmış olup bu ifadenin yalnızca gerçek kişi tacirleri kapsadığına ilişkin herhangi bir kısıtlayıcı hükmün bulunmadığı, bu sebeple limited şirketlerin temsil ve idareye yetkili müdürlerinin de, şirketin ticareti terk etmeleri halinde İİK"nun 44. maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerine ilişkin bir istisna getirilmediğine göre, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi cezalandırılmalarına da bir engel bulunmadığı; diğer yandan, İİK"nun 44. maddesinde yapılan değişikliğin “ticareti terk eden kötü niyetli borçluların” bu davranışlarının önlenmesi amacıyla yapıldığının da gerekçede açıkça ifade edildiği, Yüksek Özel Dairenin kararında tüzel kişi tacirler hakkında 44. maddesinin 2. fıkrasının uygulama kabiliyetinin olmadığı belirtilmiş ise de, aynı maddenin 1. fıkrasının gözönüne alınmadığına değinilmiş ve bozma kararı verilmesi gerekirken onama kararı verilmesinin isabetsizliği ileri sürülerek hükmün bozulması talep edilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının aynı konudaki itirazına ilişkin Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14/02/2012 tarih ve 2012/16.HD - 505, 509 ve 513 Esas sayılı dosyalarında özetle; ticareti terk eden borçlunun 6762 sayılı Türk Ticaret Yasası anlamında tacir olmasının gerektiği, 6762 sayılı Kanunun 18. maddesinde ticaret şirketlerinin de tacir olduğunun belirtilmesi nedeniyle ticaret şirketlerinin ve bu anlamda limited şirketin anılan Kanunun 18. maddesi uyarınca tacir olduğunda kuşku bulunmadığı, İİY"nın 44. maddesinde "ticareti terk eden tacir" ifadesi kullanılmış olup, bu ifadenin yalnızca gerçek kişi tacirleri kapsadığına ilişkin herhangi bir kısıtlayıcı hükmün konulmadığı, o halde tacir sayılan limited şirketlerin temsil ve idareye yetkili müdürlerinin, şirketin ticareti terk etmeleri halinde İcra İflas Yasasının 44. maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerine ilişkin bir istisna getirilmediğine göre, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi aynı Yasanın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmalarına da bir engel bulunmadığı, diğer yandan İİY"nın 44. maddesinde yapılan değişikliğin “ticareti terk eden kötü niyetli borçluların” bu davranışlarının önlenmesi amacıyla yapıldığının da gerekçede açıkça ifade edildiği, ticari şirketi temsil ve idareden sorumlu müdür ve yetkililerinin bu suçu işleyemeyeceklerinin kabulü halinde, ticareti terk suçunu işleyen gerçek kişi tacirlerin İİY"nın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmaları gerekecek, ancak aynı fiili işleyen ve İİY"nın 345. maddesi uyarınca bu fiilden sorumlu tutulması gereken ticaret şirketi müdür ve yetkililerinin ise cezai sorumluluktan muaf tutulmaları anlamına gelecektir ki bunun yasal bir dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle oyçokluğuyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığının itirazı yerinde görüldüğünden kabulü ile sanıklardan ... hakkındaki Dairemizin 30/11/2011 tarih ve 2011/7083 Esas, 2011/8245 sayılı kararının kaldırılmasına karar verilerek yapılan inceleme sonunda;
Sanığa isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu on beş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret sicili memurluğuna bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaması gerekmekte olup, somut olayda, ... Vergi Dairesi Müdürlüğünün 24/03/2009 tarih ve 10270 sayılı yazı ekinde bulunan sicil bilgilerine göre, borçlu şirketin 31/12/2007 tarihinde işi bıraktığının ve re"sen terkin edildiğinin ve ticaret sicilinde kayıtlı adresinde zabıta marifetiyle yapılan araştırma sonunda da, adresin boş olduğu ve şirketin taşınarak gittiğinin, yeni adresinin bilinmediğinin tespit edilmesine göre, borçlu şirketin ticareti terk ettiğinin eş anlatımla atılı suçun oluştuğunun kabulünün gerekmesi karşısında, yetkilisi sanık ...’in mahkumiyeti yerine beraatine karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA, 08.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.