Esas No: 2012/9947
Karar No: 2012/11520
Karar Tarihi: 10.10.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/9947 Esas 2012/11520 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 01.10.2010 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 06.04.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalılardan ..., taşınmazını ikiye bölecek şekilde geçit hakkı verilemeyeceğini, ancak taşınmazının kenarından yol verilmesine itirazı olmadığı halde davacının kabul etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak
hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta; mahkemece uygun görülen, bilirkişi raporunda 4 no"lu seçenek olarak belirtilen güzergahtan geçit kurulmasının davacı tarafından kabul edilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince parsellerin yüzölçümleri dikkate alınarak bilirkişi rapor ve krokisinde 6134 ve 6641 parsel sayılı taşınmazlardan geçen 4 no"lu seçenek yerine 2902 parsel sayılı taşınmazdan geçen ve krokide mavi renkle gösterilen 3 no"lu seçenek daha uygundur. Davacı da bu parselden yani 3 no"lu seçenekten geçit hakkı tesis edilmesini talep etmektedir. Kaldı ki, 2902 parsel sayılı taşınmazın maliki de taşınmazını bölmeyecek şekilde kenarından kurulacak geçit güzergahına itirazı olmadığını beyan etmiştir.
Bu durumda mahkemece, davacının bilirkişi rapor ve krokisinde 3 no"lu seçenek olarak ve mavi renkle gösterilen 168,12 m2 lik yerden taşınmazı bölmeyecek şekilde geçit kurulmasını istemesi halinde davanın kabulüne ve 3 no"lu güzergahtan geçit hakkı tesisine karar verilmelidir.
Ayrıca, kurulan geçitte 6412 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi krokisinde mavi renkle gösterilen güzergahla bağlantısının sağlanabilmesi için 2902 sayılı parselin kırmızı renkle gösterilen bir bölümü de geçit güzergahına dahil edilmelidir. Davacının belirtilen yerden geçit kurulmasını kabul etmemesi halinde ise davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 10.10.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.