Esas No: 2009/6557
Karar No: 2009/6290
Karar Tarihi: 29.06.2009
Akde Aykırılığın Giderilmesi - Akde Aykırılık - Akde Aykırılık Nedeniyle Tahliye - Kiracıya İhtar Gönderilmesi - Zimni Muvafakat - Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/6557 Esas 2009/6290 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, kiracının kiralananı tam bir ihtimam dairesinde kullanması gerektiğini belirterek, akde aykırılıktan dolayı kiracının tahliyesine karar verilebilmesi için kiracıya süreli bir ihtar verilmesi ve bu süre içinde akde aykırılığın giderilmemiş olması gerektiğini vurguladı. Davalı, kira sözleşmesinin 4. maddesine aykırı olarak kiralananı şirketine devrettiğini belirtti. Ancak davacı tarafından bu duruma rıza gösterildiği gerekçesiyle davacının zımni muvafakatı olduğu belirtildi. Mahkeme, davacının zımni muvafakatı olduğuna dair yeterli delil olmaması nedeniyle istemin reddinin hatalı olduğuna karar verdi ve davacının dava konusu taşınmazın tahliyesini istemi kabul edildi. Kanun Madde: Borçlar Kanununun 256.maddesi. Bu madde, kiracının kiralananı tam bir ihtimam dairesinde kullanmak zorunda olduğunu ve akde aykırılıktan dolayı kiracının tahliyesine karar verilebilmesi için süreli bir ihtar verilmesi ve bu süre içinde akde aykırılığın giderilmemiş olması gerektiğini belirtmektedir.
6. Hukuk Dairesi 2009/6557 E., 2009/6290 K.
6. Hukuk Dairesi 2009/6557 E., 2009/6290 K.
- AKDE AYKIRILIĞIN GİDERİLMESİ
- AKDE AYKIRILIK
- AKDE AYKIRILIK NEDENİYLE TAHLİYE
- KİRACIYA İHTAR GÖNDERİLMESİ
- ZİMNİ MUVAFAKAT
- 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 256 ]
"İçtihat Metni"
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık, akde aykırılık nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının kira sözleşmesinin 4. maddesine aykırı olarak iki adet dükkanın E....... Ltd. Şti tarafından kullanıldığını, ihtara rağmen akde aykırılığın giderilmediğini ileri sürerek davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, dava konusu taşınmazların kiralanmasından sonra davalının kendi adına olan işletmesini 1997 yılında E......... Ltd. Şti’ne dönüştürerek kiralananları kullanmaya devam ettiğini, davacının da bu durumu bildiğini ve bu suretle zımnen muvafakatı bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Borçlar Kanununun 256.maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı kira süresi boyunca tam bir ihtimam dairesinde kullanmak zorundadır. Anılan madde hükmü gereğince akde aykırılıktan dolayı kiracının tahliyesine karar verilebilmesi için kiracıya akde aykırı davranışına son vermesi hususunda kiralayan tarafından süreli bir ihtar tebliğ ettirilmesi ve tanınan bu süre içerisinde de akde aykırılığın giderilmemiş olması gerekir. Kiralananın açıktan fena kullanılması durumunda akde aykırılığın giderilmesi amacıyla kiracıya ihtar gönderilmesine gerek yoktur.
Olayımıza gelince; Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.01.1999 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Anılan kira sözleşmesinin Hususi Şartlar bölümü 4. maddesinde kiracının kiralananı hiçbir şekilde 3. kişilere kiraya veremeyeceği, devredemeyeceği ve ortak alamayacağı kararlaştırılmıştır. Bu şart geçerli olup tarafları bağlar. Davacı kiralananı gerçek kişi olan davalıya kiraya verdiğini ancak şirket tarafından kullanıldığını belirterek 03.04.2007 düzenleme ve 06.04.2007 tebliğ tarihli ihtarname ile 20 gün içinde akde aykırılığın giderilmesini istemiştir. Davalı ise kiralananın E......... Ltd. Şti tarafından kullanıldığını kabul ederek davacının zımni muvafakatı bulunduğunu savunmuştur. Uyuşmazlık, davacının zımni muvafakatının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Davalı dava tarihine kadar kira paralarını kendi adına yatırmış, dava açıldıktan sonra E........... Ltd. Şti adıyla kira parası ödenmiştir.Davacı tarafından kira ilişkisi içinde davalı gerçek kişi aleyhine açılmış, kira tesbiti davalarında ve icra takiplerinde kiralananın şirket tarafından kullanıldığı ileri sürülmediği gibi sözkonusu şirket tarafından da davaya müdahalede bulunulmamıştır. Dava tarihine kadar kira paralarının davalı kiracı tarafından yatırılması yine bu süre zarfında kiralananda şirketin faaliyette bulunduğunun davacı tarafından bilinip bu duruma rıza gösterildiğinin başka delillerle kanıtlanamaması karşısında mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davacının zımni muvafakatı bulunduğu gerekçesiyle istemin reddedilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 29.06.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.