Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/9680 Esas 2012/11401 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/9680
Karar No: 2012/11401
Karar Tarihi: 08.10.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/9680 Esas 2012/11401 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2012/9680 E.  ,  2012/11401 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.06.2010 gününde verilen dilekçe ile yaylanın aidiyetinin tespiti istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.03.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava konusu taşınmaz kadastro tespiti sırasında, kadimden beri davalı köy halkı tarafından kullanıldığı belirtilmek suretiyle yaylak niteliği ile sınırlandırılmıştır.
    Davacı ... Belediyesi Tüzel Kişiliği vekili, kadastro tespiti sırasında davalı ... adına yaylak niteliği ile tescil edilen 265 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadimden beri kullanımının kendilerinde olduğunu öne sürerek tapu kaydının iptali ile yayla niteliği ile adlarına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
    Davalı ... temsilcisi duruşmada, dava konusu taşınmazın davacı ... Belediyesi Tüzel Kişiliğinin kullanımında olduğunu belirtmiştir.
    Davalı Hazine temsilcisi, takdiri mahkemeye bırakmıştır.
    Mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu 265 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı ... Belediyesi Tüzel Kişiliği adına yaylak niteliği ile sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı Hazine temsilcisi temyiz etmiştir.
    Keşifte dinlenen komşu köylerden yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve tespit bilirkişisi ifadelerinde, dava konusu taşınmazın yaylak niteliği ile davacı ... halkının kullanımında olduğunu belirtmişlerdir.
    Davacı taraf vekili dava dilekçesinde, her ne kadar dava konusu taşınmazın iptali ile adlarına tescilini talep etmiş ise de aslında istemi yaylak niteliğindeki taşınmazın belediyelerinin kullanımında olduğunun tespitine ilişkindir.
    3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesi uyarınca, mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır.
    Mera ve yaylaklar bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz.
    31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder.
    Somut olayda, dava konusu taşınmazın kadimden beri davacı ... halkının kullanımında bulunduğu keşifte dinlenen yerel bilirkişiler, tespit bilirkişisi ve tanıkların beyanları ile belirlenmiştir. ...’a ve yaylakların mülkiyeti Devlete, kullanma hakkı ise ilgili köy veya belediyeye aittir. Tek başına bir köyün kullanma hakkı bulunan mera veya yaylakın tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı vermediği gibi ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanma hakkı devam eder.
    Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu 265 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kullanma hakkının davacı ... Belediyesi Tüzel Kişiliğine ait olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması
    doğru değil ise de bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HUMK’nun 438/VII. maddesi uyarınca hükmün aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün 1. bendindeki “... taşınmazın tapu kaydının iptali ile 3402 sayılı yasanın 16/B maddesi gereğince Senir Belediyesi tüzel kişiliği adına yaylak niteliği ile sınırlandırılarak ÖZEL SİLİCİLİNE YAZILMASINA” sözlerinin hüküm sonucundan çıkartılmasına, yerine “... yaylak niteliğindeki taşınmazın kullanım hakkının davacı ... Belediyesi Tüzel Kişiliğine ait olduğunun tespitine,” sözlerinin yazılmasına, hükmün DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, 08.10.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara