16. Hukuk Dairesi 2012/5164 E. , 2012/8725 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "çekişmeli taşınmazın fen bilirkişisi raporunda (C) harfi ile gösterilen ve ... oğlu ... mirasçıları adına tesciline karar verilen 150.000 metrekare yüzölçümündeki bölümü yönünden, davalıların arazinin niteliğine ve tapu uygulamasına ilişkin temyiz itirazlarının yerinde olmadığı açıklanmış ancak, dayanak tapu kaydı 10 kil yüzölçümünde olup, Mahkemece 1 kilin kaç metrekareye karşılık geldiği konusunda yeterli araştırma yapılmadan 10 kilin 150.000 metrekareye karşılık geldiğinin kabul edilmesinin isabetsizliğine" değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, çekişmeli 202 ada 10 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisi ... tarafından tanzim olunan 27.12.2004 tarihli raporunda (C) harfi ile gösterilen 150.000 metrekare yüzölçümündeki bölümünün tamamı 144 pay kabul edilerek ... oğlu ...’in mirasçıları adına isimleri ve payları belirtilmek suretiyle tesciline, (D) harfi ile gösterilen 1.364.000 metrekare yüzölçümündeki bölümün ise mera olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline kaydedilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine ile Belediye Başkanlığı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacılar ... ve müdahil davacı ...’nın tutundukları Ağustos 1289 tarih 60 numaralı 10 kil miktarlı tapu kaydının çekişmeli taşınmazın bir bölümünü kapsadığı, bu bölümün uzman fen bilirkişisi raporunda (C) harfi ile gösterildiği kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, verilen karar, dosya kapsamı ile örtüşmemektedir. Kararın gerekçe bölümünde, davacı tarafın tutunduğu 10 kil miktarlı tapu kaydının 100 dönüme karşılık geldiği belirtilmesine rağmen, kararın hüküm kısmında çekişmeli taşınmazın 150 dönüm yüzölçümündeki bölümün davacı taraf ve müşterekleri adına tesciline karar verilmiş, kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmıştır. Gerekçe, hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup, uyumlu bulunması zorunludur. Aksi halde yargılamanın açıklığı ilkesi ihlal edilmiş olur. Gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı H.U.M.K"nun 388. maddesine ve 10.04.1972 tarih 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına da aykırı bulunmaktadır. Diğer taraftan dosya içinde, kararda kendisine yollama yapılan uzman fen bilirkişisine ait harita yer almadığından verilen kararın infaz kabiliyeti de bulunmamaktadır. Davalı Hazine ve Belediye Başkanlığı’nın temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 05.11.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.