Esas No: 2012/8232
Karar No: 2012/8405
Karar Tarihi: 31.10.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/8232 Esas 2012/8405 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 317 ada 14 parsel sayılı 3264.53 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden Hazineye kaldığı, tapu kaydının bulunduğu ve zilyetlikle iktisap edilemeyeceği iddiası ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine ve çekişme konusu 317 ada 14 sayılı parselin davalı ... adına tesciline karar verilmiş; hüküm davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacı Hazinenin dayandığı tapu kaydının dava konusu taşınmaza uymadığı, taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kalan yerlerden olduğunun başkaca delillerle de kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Hazinece dayanılan 03.03.1971 tarih 84 sıra nolu tapu kaydının iktisap sebebinde atıf yapılan 03.03.1971 tarih ve 20 sıra nolu tapu kaydının iktisap sebebinin dayanağı olan belgeler ile getirtilerek dosya içine alınmamış ve uygulamada bu belgelerden ve taşınmaza komşu parsellerin kadastro tespit tutanakları ve dayanağı belgelerden yararlanılmamıştır. Eksik incelemeyle hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca, öncelikle Hazinenin tutunduğu tapu kaydı tesis, tedavül ve haritaları ile oluşum belgeleriyle birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden, dava konusu taşınmaza komşu olan parsellerin tapu kayıtları da getirtilerek dosya tamamlanmalıdır. Bundan sonra mahallinde elverdiğince yaşlı, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ve tüm tespit bilirkişileri de hazır olduğu halde, yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında Hazinenin dayandığı 03.03.1971 tarih ve 84 sıra numaralı tapu kaydı 3402 sayılı Yasa"nın 20. maddesinde belirtilen esaslar çerçevesinde yerel bilirkişi aracılığı ile yöntemince uygulanmalı, öncelikle tapu kaydının dayanağı krokisine göre, krokinin uygulanabilme imkanının olmadığının saptanması halinde ise kayıtta yazılı sınırlarına göre tapu kaydının kapsamı kesin olarak belirlenmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, mahalli bilirkişi ve tanık sözleri komşu taşınmazların tutanak içeriği ve kayıtlarla denetlenmeli, belgeler karşısında
soyut beyanlara değer verilemeyeceği düşünülmelidir. Taşınmazın Hazine tapu kaydının kapsamında kalması halinde, öncesinin kaçak ve yitik kişilerden kalan yerlerden olup olmadığı, geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı hususlarında yerel bilirkişiler ve tanıklarından olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, Hazinenin tapu kaydının dayanağını oluşturan belgeler arasında (benzer nitelikteki diğer dava dosyalarında olduğu gibi) taşınmazın hukuki durumuna ilişkin olarak düzenlenen idari tahkikat tutanağı varsa, bu tutanakta bilirkişi ve tanık olarak beyanda bulunan şahıslar da hayatta olduklarının anlaşılması halinde, çağrılarak tanık sıfatı ile dinlenilmeli, taşınmazın Hazine tapusu kapsamında kaldığının anlaşılması halinde davacı Hazine dayanağı tapu kaydının ihdasına kadar, tapu kapsamında kalmıyorsa kadastro tespit gününe kadar, davacı yararına zilyetlikle iktisap şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği açıklığa kavuşturulmalı, teknik bilirkişiye uygulanan tapu kaydının haritasının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 31.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.