Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/5548 Esas 2012/8191 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/5548
Karar No: 2012/8191
Karar Tarihi: 18.10.2012

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/5548 Esas 2012/8191 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık, ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olduğu halde alacaklıların zarara uğratılması amacıyla ticari işletmenin borçlarını ödemediği gerekçesiyle İİK'nun 333/a ve TCK'nın 52/2 maddeleri gereğince altı ay hapis ve 10.000 TL adli para cezasına çarptırılmıştır. Ancak, sanığın eylemi başka bir suç oluşturmaktadır ve beraat etmesi gerekmektedir. TCK'nın 73. maddesi uyarınca vazgeçmenin diğer sanıklara da sirayet edip etmeyeceği tartışılmamıştır. Hapis cezası ve gün para cezasının asgari hadden tayin edilmesi yanlıştır. İİK'nın 352/b maddesi ve 31.05.2005 gün ve 5358 sayılı yasanın 23. maddesi ile cezaların ertelenmesi ve para cezasına çevrilmesi mümkündür. Ayrıca, sanık hakkında açılan farklı dosyaların birleştirilmesi gerekmektedir. Kanun maddeleri: İİK'nun 333/a, TCK'nın 52/2, 73, ve 352/b maddeleri.
16. Hukuk Dairesi         2012/5548 E.  ,  2012/8191 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... İCRA MAHKEMESİ


    Ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanların alacaklıları zarara uğratmak kastiyle ticarî işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödememesi suçundan, sanık ..."ın İİK’nun 333/a, TCK 52/2. maddeleri gereğince altı ay hapis ve 10.000,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde sanık müdafii tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Müşteki vekili tarafından sanığa isnat edilen suç İİK’nun 333/a maddesinde, “Ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanların alacaklıları zarara uğratmak kastiyle ticarî işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödemeyerek alacaklıları zarara soktukları takdirde, bu işlem ve eylemlerin başka bir suç oluşturmaması hâlinde, alacaklının şikâyeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır." şeklinde düzenlendiği dikkate alındığında, atılı suçun oluşabilmesi için, sanığın bu eyleminin başka bir suç oluşturmaması gerekmektedir. Müşteki vekilinin şikayet dilekçesinde ileri sürdüğü hususların ispatlanması halinde sanığın eyleminin İİK"nun 331. maddesinde müeyyideye bağlanan alacaklılarını zarara uğratmak kastiyle mevcudunu eksiltmek suçuna uyabileceği anlaşılmakla, mahkemece sanığın beraati yerine yazılı şekilde cezalandırılmasına karar verilmesi,
    Kabule göre de,
    1- Müşteki vekili 10.10.2007 tarihli duruşmada borçlu şirketi hukuken temsile yetkili... hakkındaki şikayetlerinden vazgeçmesine ve diğer sanıklar ... ve ... yönünden şikayetlerinin devam ettiğini bildirmesi karşısında, atılı suçun haklarında şikayetten vazgeçilen sanıklar ile iştirak halinde işlenip işlenmediği ve buna göre de vazgeçmenin TCK"nun 73. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca diğer sanıklara da sirayet edip etmeyeceğinin tartışılmaması,
    2- Hapis cezası asgari hadden tayin edilmesine rağmen, aynı gerekçeyle gün para cezasının asgari hadden ayrılarak tayin edilmesi,
    3- Sanık hakkında verilen cezanın paraya çevrilemeyeceğine ve cezaların tecil edilemeyeceğine ilişkin İİK"nun 352/b. maddesi, 31.05.2005 gün ve 5358 sayılı yasanın 23. maddesi ile mülga edildiği, eş anlatımla cezanın ertelenmesine veya hürriyeti bağlayıcı cezaların para cezasına ve tedbirlere çevrilmesinin olanaklı bulunduğu gözetilmeden CMK gereği mümkün olmadığı gerekçesiyle başkaca artırım ve indirim yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
    4- Temyiz sebebi ile öğrenilen mahkemenin 2009/125 Esas, 2011/109 sayılı kararı ile mahkumiyetine karar verilen sanık hakkında müştekileri ve icra takip dosyaları farklı dosyalardan dolayı yapılan şikayet nedeni ile açılan dava dosyasının bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanık hakkında TCK"nun 43. maddesinin ikinci fıkrası aracılığıyla birinci fıkrasının uygulanmasının gerekip gerekmediği hususlarının tartışılması için açılan dosyanın bu dosya ile birleştirilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması,
    İsabetsiz olup, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA, 18.10.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara