Esas No: 2010/5976
Karar No: 2010/9213
Karar Tarihi: 20.7.2010
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2010/5976 Esas 2010/9213 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davacı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davacı ... geldi. Davalılar gelmedi. Hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık, önalım hakkına konu edilen payların iptali ve davacı adına tesciline ilişkindir. Mahkemece tapuda gösterilen satış bedeli ve tapu harç ve masrafları üzerinden verilen depo kararının süresi içinde yerine getirilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, dava dilekçesinde, dava konusu edilen payın ilişkin bulunduğu 6311 No’lu parselin paydaşı olup davalıların taşınmazın paydaşları ..., ... ve ...’nun 2 / 288’şar paylarını 24.4.2009 tarihinde toplam 90.000 TL bedelle satın aldıklarını, satış bedeli tapuda 30.000"er TL olarak gösterilmiş ise de bu değerin gerçek değer olmayıp önalım hakkının kullanılmasını engellemek için belirlendiğini, davalıların paylarının gerçek değerinin 10.000" er TL civarında olup, bu bedel üzerinden önalım hakkını kullandığını belirterek , davalılar adına kayıtlı payların iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalılar vekili, tapuda gösterilen satış bedelinin gerçek olduğunu, davacının kötü niyetle bedelde muvazaa iddiasında bulunduğunu, davacının satış sürecinden haberdar olup payları gerçek değeri üzerinden almak istemediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü şahsa satılması halinde,diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisini veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile de kullanılabilir hale gelir.
Önalım hakkının kullanılması ile bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım hakkını kullanan paydaş bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamından ibaret önalım bedelini depo etmesi gerekir. Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir.
Olayımıza gelince; önalım hakkına konu edilen paylar 6311 No’lu parselin paydaşlarından ..., ... ve ... tarafından davalılara 24.4.2009 tarihinde toplam 90.000 TL bedelle satılmıştır.. Davacı ise tapuda satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia ederek gerçek satış bedelinin 30.000 TL olduğunu ileri sürmüştür. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Mahkeme ise davacının bu iddiası konusunda delillerini toplamadan ve bedelde muvazaa iddiası konusunda bir inceleme yapmadan tapuda gösterilen satış bedeli 90.000 TL’nin depo edilmesi için davacıya kesin süre vermiş ve önalım bedeli süresinde depo edilmediğinden davanın reddine hükmetmiştir. 20.6.1951 gün ve 13 / 5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince önalım bedelinin yargılamanın sonuna kadar hakimin belirleyeceği süre içinde yine hakimin gösterdiği yere depo edilmesi gerekir. Ne var ki satış bedeli konusunda muvazaa iddiası varsa önce bu hususun açıklığa kavuşturulması, bu konudaki uyuşmazlık giderilmeden depo kararı verilmemesi gerekir. Muvazaa konusundaki uyuşmazlık çözülmeden bedelin depo edilmesi için verilen sürenin hukuki değeri yoktur. Bu durumda mahkemece öncelikle davacının bedelde muvazaa yönündeki delillerinin, varsa davalının karşı delillerinin toplanması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek muvazaa iddiası konusunda bir sonuca ulaşıldıktan sonra depo kararı verilmesi gerekirken yargılamanın başlangıcında tapuda gösterilen değer üzerinden önalım bedelinin verilen kesin süre içinde depo edilmemesi gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK."nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 20.7.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.