Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2010/5830 Esas 2010/9212 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/5830
Karar No: 2010/9212
Karar Tarihi: 20.7.2010

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2010/5830 Esas 2010/9212 Karar Sayılı İlamı

6. Hukuk Dairesi         2010/5830 E.  ,  2010/9212 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalılardan ... tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davalı ... vekili Av.... geldi. Davacılar ve vekili gelmedi. Hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Uyuşmazlık, önalım hakkına konu edilen payların iptali ve davacılar adına tesciline ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davalı ... adına kayıtlı payların iptali ile davacılar adına tesciline, davalı olarak gösterilen satıcı paydaşlar hakkındaki davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacılar vekili, dava dilekçesinde, davacıların 8-11-13-44 ve 47 No’lu parsellerin paydaşı olup taşınmazların diğer paydaşları ..., ... ve Tacettin Ormanlı’nın davacıların bilgisi olmadan paylarını 17.3.2006 tarihinde davalı ...’a sattıklarını, tapuda önalım hakkının kullanılmasını engellemek için satış bedelinin yüksek gösterildiğini, payların satış bedelinin en fazla 7.000 TL olabileceğini, davacıların önalım haklarını kullandıklarını belirterek, davalı ... adına kayıtlı payların iptali ile davacılar adına tescilini talep etmiştir. Davalı ... vekili, davanın haksız açıldığını, tapuda gösterilen satış bedelinde muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü şahsa satılması halinde,diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisini veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile de kullanılabilir hale gelir.
    Önalım hakkının kullanılması ile bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım hakkını kullanan paydaş bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamından ibaret önalım bedelini depo etmesi gerekir. Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir.
    Dava başlangıçta, 17.3.2006 tarihindeki 8-11-13-44 ve 47 No’lu parsellerdeki pay satışlarına yönelik olarak bedelde muvazaa iddiası ile açılmış ise de davacılar vekili, 6.4.2009 tarihli dilekçesi ve 8.4.2009 tarihli oturumdaki beyanı ile taşınmazlar üzerinde yenileme çalışması yapıldığını, dava konusu taşınmazların 7-8-47 ve 74 parsel numaralarını aldığını, bu parsellerle ilgili olarak davaya devam ettiklerini, diğer parsellerle ilgili bir taleplerinin bulunmadığını belirtmiştir. HMUK’nun 87. maddesinin son cümlesinin Anayasa Mahkemesi’nin 20.7.1999 tarih ve 1999 / 1 esas 1999 / 33 sayılı kararı ile iptal edilmesinden sonra dava değerinin ıslah yolu ile artırılması mümkün hale gelmiş ise de davacıların bu beyanları davanın ıslahı ya da dava dilekçesindeki maddi hatanın düzeltilmesi niteliğinde değildir. Kaldı ki ıslah yoluyla dava konusu değiştirilip yeni taleplerde bulunulamaz. Yasa hükmünün iptali sadece mevcut dava değerinin artırılmasını mümkün hale getirmiştir. Diğer yandan tapuda yapılan pay satışlarında 74 No’lu parsel dışında parsel numaraları halen tapuda olduğu gibi gösterilmiştir. Sadece 11.4.2006 tarihinde yapılan pay satışında sonradan 74 parsel No’lu taşınmaz haline gelen taşınmazın parsel numarası 519 olarak geçmiştir. Bununla birlikte dava dilekçesinde 519 ( 74 ) No’lu parselde 11.4.2006 tarihinde yapılan pay satışına yönelik bir istemde bulunulmamıştır. Davacılar vekilinin yukarda belirtilen dilekçe ve beyanlarında da diğer taşınmazlara ilişkin bir taleplerinin olmadığını belirtmesi karşısında davanın sadece 8 ve 47 No’lu parsellerde yapılan pay satışlarına ilişkin olarak incelenip değerlendirilmesi gerekir. Öte yandan her ne kadar davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunarak dava açmış ise de bu iddiasını tanık beyanları, keşif ve bilirkişi raporu ile kanıtlayamamıştır. Bu durumda mahkemece davacıdan 8 ve 47 No’lu parseller yönünden tapuda gösterilen satış bedeli ve masrafları üzerinden önalım hakkını kullanıp kullanılmayacağının sorulması, kullanılacağının beyan edilmesi halinde yargılama sırasında depo edilen miktar önalım bedelini karşıladığından bu parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi 6.4.2009 tarihli dilekçe ile dava dışı bırakılan 11-13 ve 44 No’lu parsellerdeki pay satışlarına ilişkin talep konusunda olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi ve muvazaa iddiasının kanıtlanamaması nedeniyle davacı tapuda yazılı bedel ile gerçek satış bedeli olduğunu iddia ettiği bedel arasındaki miktar oranında haksız çıkmış sayılacağından aradaki fark üzerinden davada kendisini vekille temsil ettiren davalı ... yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi de usul ve yasaya aykırıdır.
    Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenrle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için kendini vekille temsil ettiren davalı ... yararına takdir olunan 750.-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı ..."a verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 20.7.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara