Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/4641 Esas 2012/9370 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/4641
Karar No: 2012/9370
Karar Tarihi: 10.07.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/4641 Esas 2012/9370 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2012/4641 E.  ,  2012/9370 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 22.01.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil ile menkul malların aidiyetinin tespiti istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; tapu iptali ve tescil isteminin reddine, aidiyetin tespiti isteminin kısmen kabulüne dair verilen 13.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 10.07.2012 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı asiller ve vekili Av.... ile karşı taraf davalı vekili Av.... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacılar, damatları olan davalı adına kayıtlı...11071 ada 1 parselde B blok, 6. kat, 13 numaralı meskenin, inanç sözleşmesine dayalı olarak tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescilini ayrıca dava dilekçesine ekli listede belirtilen ev eşyalarının davacılara ait olduğunun tespiti ve aynen tazminini istemişlerdir.
    Davalı, dava konusu taşınmazın kooperatifin 23 nolu ortağı babası ... adına iken vefatı üzerine, mirasçıları arasında düzenlenen ... 2. Noterliğinin 22.07.2004 tarihli 15949 yevmiye nolu feragatname gereği davalı ... adına tescil edildiğini, taraflar arasında taşınmazın edinilmesi ile ilgili yazılı bir sözleşme ya da üyelik hakkı devri bulunmadığını, davacıların 1996 yılı sonunda ...’ya geldikleri tarihte yazlık evin tüm beyaz eşyası, mobilyaları dahil tamamlanmış vaziyette iken davacılara anahtar teslimi yapıldığını, herhangi bir kira bedeli talep edilmediğini, 1993 yılında S.S. ... ... ve Arsa Yapı Koop.’ne üye olduğunu, babası İshak’ın da aynı
    kooperatifte üye olduğunu, boşandığı eşinin anne-babası olan davacıların 1996 yılında Türkiye’ye gelerek ev almak istediklerini söyleyince kendisinin daha önce üye olduğu kooperatifteki arsayı gösterdiğini, davacıların kooperatife üye olmak için herhangi bir talepleri bulunmadığını, kendisine kooperatif üyeliği ile ilgili olarak para gönderdiklerine ilişkin iddiaları kabul etmediğini, 1993 yılındaki üye olduğu kooperatif üye numarasının 115 nolu, babasından kalan kooperatif numarasının 23 nolu üyelik olup kendisine intikal ettiğini, dava dilekçesinde listesi gösterilen ev eşyalarından eve ait olan buzdolabı, çamaşır makinesi, fırın, aspiratör vs türündeki beyaz eşyalar ile yatak odası takımının kendisine ait olduğunu bunlar dışındaki özel ev eşyalarını teslim etmeyi kabul ettiğini beyan ederek, diğer taleplerin reddini savunmuştur.
    Mahkemece, tapu iptali ve tescil isteminin reddine, menkul mallarla ilgili olarak dava dilekçesine ekli 3 sayfalık listenin son kısmında yer alan yatak odası takımı, buzdolabı, çamaşır makinesi, ocaklı fırın ve aspiratör haricindeki tüm taşınır ev eşyalarının davalının kabulü gereği davacılara aidiyetinin tespitine ve davacılara aynen teslimine, karara davacının dilekçesinde sunulan eşya listesinin eklenmesine, bunun dışındaki taleplerin reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
    İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
    İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
    İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
    İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli
    şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
    İnanç sözleşmesi, 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
    Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nun 202. maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.
    Yazılı delille veya yazılı delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir.
    İnanç sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince inanç sözleşmesinden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi on yıl olarak kabul edilmektedir.
    Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince;
    Davacılar tarafından, dava konusu taşınmazın önceki kayıt maliki S.S. ... ... Arsa ve Yapı Kooperatifine ödenmek üzere, taşınmaz bedeli olarak davalı olan damatlarına yapılan ödemeler nedeniyle hesaplamalara ilişkin 5 sayfalık “notlar” dosyaya ibraz edilmiştir. Bu belgelerde taraflar arasında “Euro” üzerinden para alış-verişinin bulunduğu ve “...”, “eski borç” şeklinde ibarelerin yazılı olduğu görülmektedir.
    Davalı, 15.09.2011 tarihli oturumda bu belgelerin kendi eli ürünü olduğunu kabul etmiş, ancak taraflar arasındaki para alış-verişinin kooperatif üyelik ödemelerine ilişkin bulunmadığını, “…davacıların dövizlerini TL’ye çevirmek istediklerinde kendisinin her ay dövizlerin TL miktarı değiştiğinden buna göre liste yapıp davacılara ödediğini…” beyan etmiştir.
    Her ne kadar davalı, yazılı delil başlangıcı niteliğindeki belgelerdeki paraların davacılar tarafından kendisine “döviz bozdurmak için” verildiğini belirtmiş ise de bu durum hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. Davalının bu şekildeki sözleri ayrıca tevil yollu ikrar niteliğindedir.
    Davalının eli ürünü olan, hesaplamalara ilişkin 5 sayfalık “notlar”, yazılı delil başlangıcı niteliğindedir. Bu belgelerdeki “...”, “eski borç” şeklinde ibareler ile dinlenen tanıkların beyanları, davacıların üyelik kaydının davalı adına olduğunu ve ileride kendilerine ait olacağını düşündükleri taşınmaza ait kooperatif üyelik ödemelerini inanılan sıfatıyla davalıya yapmaları, davalının da bu ödemeleri davacılar adına kooperatife yapmış olması inanç sözleşmesinin varlığını kanıtlamaktadır
    Diğer taraftan, davalı tarafından itiraz edilmeyen bilirkişi raporunda belirtilen örneğin, “…31.10.2002, 28.11.2002, 30.12.2002, 28.01.2003, 27.02.2003, 28.03.2003, 29.04.2003, 29.05.2003, 30.06.2003, 29.07.2003, 28.08.2003, 29.09.2003, 28.10.2003, 28.11.2003, 29.12.2003, 28.01.2004 ve 29.07.2004…” tarihli davalının üyelik aidatı ödemelerine ilişkin ödeme miktarları ile yazılı delil başlangıcı niteliğindeki belgelerdeki paraların tarih ve Euro karşılığı TL miktarının da birbirleriyle örtüştüğü anlaşılmaktadır.
    İnanç sözleşmesinin varlığı yukarıda açıklandığı şekilde; yazılı delil başlangıcı niteliğindeki belgeler, tanık beyanları ayrıca davalının tevil yollu ikrarı ile kanıtlandığı anlaşıldığından tapu iptali ve tescil isteminin kabulü gerekirken yazılı bazı gerekçelerle reddi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 900 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 10.07.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara