Esas No: 2020/2465
Karar No: 2020/5783
Karar Tarihi: 10.12.2020
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/2465 Esas 2020/5783 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 17. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 20.10.2016 tarih ve 2013/279 E- 2016/1034 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin ayrı ayrı esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi"nce verilen 06.07.2018 tarih ve 2018/1146 E- 2018/1065 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Dr. ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı şirketin yurt içi ve yurt dışı kargo hizmeti verdiğini, davalı ... - Özdeğer Taşımacılık Tic. arasında karayolu ile şehir içi ve şehirlerarası eşya taşımacılığı konusunda taraflar arasında 01.01.2008 tarihinde acentelik sözleşmesi imzalandığını, bu tarihte kurulan ve süregelen ticari ilişkiden kaynaklı 1 adet 02.12.2011 tarihli 100.286,12 TL cari hesap alacağının ödenmemesi nedeni ile başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ve takibin durduğunu iddia ederek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı 26.02.2014 tarihinde davasını ıslah ederek, cari hesap alacağının tahsili bakımından, açtığı itirazın iptali davasının alacak davası olarak devamı ile 100.286,12 TL alacağın ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davalıya karşı İzmir 26. İcra Müdürlüğü’nün 2012/851 Esas sayılı takip dosyası ile cari hesap alacağına dayalı takip başlatıldığını, buna itiraz ettiklerini ve takibin durduğunu, daha sonra kendilerinin ödeme emrinin iptali istemi ile dava açtıklarını, İzmir 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/114-316 E.- K. sayılı kararı ile ödeme emrinin iptaline karar verildiğini, bu kez davacı alacaklının İzmir 6. İcra Müdürlüğü’nün 2013/4027 esas sayılı dosyası ile aynı dönemler için cari hesap alacağına dayalı takip başlattığını, bunun da itirazları ile durduğunu, İİK. 68/1 maddesi gereğince süresinde itirazın kaldırılması istenmeden yeni bir ilamsız takip yapılamayacağını savunarak derdestlik ve mükerrer takip nedeniyle davanın reddini istemiştir.
Davanın ıslahı istemi ile davalı vekili, sözleşmede yetki hususunda hüküm bulunduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuş ve davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi’nce, davanın, taşıma acenteliği sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olduğu, 01.01.2008 tarihinde taraflar arasında taşıma acentelik sözleşmesi imzalandığı, çekişmenin mevcut taşıma acentelik sözleşmesine bağlı olarak davacının alacağının olup olmadığı ve varsa miktarı ile bu tutardan davalının sorumlu bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, davacı tarafın esas itibari ile aralarındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklı alacağının olduğunu ileri sürdüğü, davalının ise borcunun bulunmadığını savunduğu, sözleşmede alacağın nasıl belirleneceğine yönelik bir delil sözleşmesi hükmü bulunmadığı, davacının davasını ispatla yükümlü olduğu, davacının defter ve kayıtlarında taraflar arasındaki ilişkinin varlığının ve davalıdan alacaklı olduğunun belirlendiği, davalı defter ve kayıtlarının incelenmesine göre de davalının, davacıdan alacaklı olduğu ve kayıtlar arasında tutarsızlık bulunduğunun belirlendiği, dolayısıyla davacının, defter ve kayıt incelemeleri ile alacağını ispat edemediği, dayanak belgeleri sunamadığı, yemin deliline dayanmadığı gerekçeleri ile davanın reddine, taraflar arasında sözleşme olması, taraf kayıtlarında karşılıklı alacaklı görünmeleri, davanın ve takibin kötü niyetli açılmaması nedeniyle kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce, akdi ilişkinin varlığının tarafların kabulünde olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın taşıma acentelik sözleşmesine bağlı olarak davacının talep edebileceği alacak olup olmadığı ile bu tutardan davalının sorumlu tutulup tutulmayacağı noktalarında toplandığı, taraflar tacir olup davacı tarafın defterlerini usulüne uygun olarak tuttuğu, ancak davalı tarafın ticari defterlerinde açılış ve kapanış onayının bulunmadığının hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtildiği, tarafların ticari defter kayıtlarının birbirlerini doğrulamadığı, davacı tarafın defter ve kayıtları usulüne uygun tutulmuş, açılış ve kapanış tasdikleri yapılmış ise de alacağını gösteren kayıtların dayanak belgelerinin dosyaya sunulmadığı, ilk derece mahkemesince taraflardan birinin açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve her iki tarafın içerdiği kayıtları birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtlarının sahipleri aleyhine delil olacağının kabulü yönündeki ilkeye göre sonuca gidilmiş olmasının doğru olduğu, fatura tanzimi tek başına alacağın varlığını ispata yeterli olmadığından, davacı tarafın iddia ettiği alacağını ispat külfeti altında bulunduğu, davacı vekilinin, davacının ticari defter ve kayıtlarının dayanağı olan belgeleri yargılama aşamasında sunmadığı, 22.09.2016 tarihli celsede ise başka inceleme talebi olmadığını bildirdiği, davalının kötü niyet tazminat talebinin şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davacı ve davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş, iş bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi’nce taraf ticari defterleri üzerinde ayrı ayrı bilirkişi incelemesi yaptırılmış, her bir tarafın kayıtlarının kendi lehine olduğu ve dayanak belge sunulmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı vekili bir kısım dayanak belgeleri dosyaya sunduklarını, bilirkişinin eksik bulması halinde başkaca belgeler de sunabileceklerini beyan etmiştir. Bu durumda İlk Derece Mahkemesi’nce öncelikle her iki tarafa da varsa tarafların tüm defter kayıtlarını ve dayanak belgelerini sunmaları için kesin mehil verilerek ibrazı halinde konusunda uzman mali müşavir ve sektör bilirkişilerinden oluşan bir heyetten telif edici nitelikte, denetime elverişli bir rapor alınarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi ve bu karara yönelen istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesi’nce red edilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre ise; eldeki davanın ıslah ile alacak davasına dönüştürülmüş olmasına rağmen itirazın iptali davası gibi değerlendirme yapılması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi’nce verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.