Esas No: 2012/8256
Karar No: 2012/9273
Karar Tarihi: 05.07.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/8256 Esas 2012/9273 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 22.03.2011 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 20.03.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, davalıya ait 1763 ve 1762 parsel sayılı taşınmazlardaki binanın kendisine ait 1768 ve 1769 parsel sayılı taşınmazlarına tecavüzlü olduğunu ayrıca davalının taşınmazındaki binanın çatısından akan yağmur sularının taşınmazlarına zarar verdiğini belirterek kal suretiyle müdahalenin önlenmesini ve komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava reddedilmiştir
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 683. maddesi; “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir” hükmü ile malikin mülkiyet hakkını hukuksal sınırlar içinde kullanabileceğini düzenlemiştir.
Anılan kanunun taşınmaz mülkiyet hakkının kısıtlamalarını düzenleyen “komşu hakkı” bölümünde “kullanım biçimi” başlığı altında yer alan 737. maddesi; “Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkilerini kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür. Özellikle; taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel âdete göre komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü ve sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır. Yerel âdete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan denkleştirmeye ilişkin haklar saklıdır” hükmü ile de malike, mülkün kullanılmasında komşuya zarar verecek taşkınlıklardan sakınma ödevi yükleyerek, yasal kısıtlamalardan birisini düzenlemiştir.
Taşkınlıktan amaç ise, komşuluğun olağan hoşgörü sınırlarını aşan ve komşunun kendisi ve ailesi ile taşınmazı zararına aşırı derecede etkili olabilecek iş ve eylemlerdir. Bu eylemlerin saptanmasında, taşınmazın bulunduğu yerin kullanma amacının, niteliğinin, konuya ilişkin düzenlemelerin ve yasal boşluk bulunması halinde mahalli örf ve adetlerin göz önünde tutulması gereklidir. Bu tür uyuşmazlıkların çözümünde hâkim, gerek zararı saptama, gerekse zararı giderici önlemleri bulma yönünden her somut olayın özelliğini gözetmek, tarafların yarar zarar dengelerini değerlendirmek durumundadır.
Komşuluk hukukunun öngördüğü sınırları aşan kullanım halinin saptanması halinde ise, mahkemece kurulacak hükümde zararlı davranışın giderim şeklinin ve taraf yükümlülüklerinin açıkça gösterilmesi zorunludur.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince;
Mahkemece hükme dayanak yapılan bilirkişinin 08.03.2012 tarihli raporunda davalıya ait 1762 parsel sayılı taşınmazda bulunan binanın davacıya ait taşınmaza tecavüzünün bulunmadığı belirtilmişitir. Dosya içerisindeki 12.03.2012 tarihli bilirkişi raporunda ise davalının taşınmazındaki binanın çatısının yağmur olukları olmadığından yağmur sularının davacıya ait 1768 ve 1769 parsel sayılı taşınmazların avlusuna aktığı tespit edilmiş ancak akan yağmur sularının davacı taşınmazlarına zarar verip vermediği belirlenmemiştir.
Bu durumda mahkemece, öncelikle davalıya ait olduğu idda edilen 1762 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı getirtilmeli, bilirkişilerden ek rapor alınarak özellikle komşuluk hukuku üzerinde durularak davacı taşınmazlarına akan yağmur sularının komşuluk hukukunun öngördüğü tahammül sınırını aşıp aşmadığı, davacının taşınmazına veya binasına zarar verip vermediği tespit edilmeli, zarar varsa bunun giderilme yolları açıklattırılarak, sonucuna uygun hüküm kurulmalı, zarar unsuru yoksa dava reddolunmalıdır.
Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 05.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.