Esas No: 2012/8257
Karar No: 2012/9269
Karar Tarihi: 05.07.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/8257 Esas 2012/9269 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.12.2009 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 13.04.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 41 ada 65 parsel sayılı taşınmazı lehine, davalılara ait 41 ada 18 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalılar, ..., ..., ., ... ve ... davanın reddini savunmuş, diğer davalılar savunmada bulunmamışlardır.
Mahkemece, 41 ada 65 parsel sayılı taşınmaz lehine, 41 ada 19 parsel sayılı taşınmaz aleyhine geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı 19 parsel malikleri temyiz etmiştir.
Dava, Türk Medeni Kanununun 747 maddesine dayalı geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacının maliki olduğu 41 ada 65 parsel sayılı taşınmazın doğusundaki davalılara ait 19 parsel sayılı taşınmazın yanında 21 parsel sayılı taşınmaz bulunmaktadır. Dosya içerisindeki tapu kayıtları incelendiğinde 21 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümü davalılara ait 19 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünden daha büyüktür. Bu yüzden 41 ada 65 parsel sayılı taşınmazın geçit ihtiyacı fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereği 21 sayılı parsel üzerinden de aranmalıdır.
Davacıya ait 41 ada 65 parsel sayılı taşınmaz yararına, 21 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit kurulup kurulmayacağı araştırılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Öte yandan geçit bedeli 20.09.2010 tarihli ziraat bilirkişi raporuyla belirlenmiş, hüküm tarihi olan 13.04.2012 taihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçtiğinden hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmaması da isabetli olmamıştır.
Hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, 05.07.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.