Esas No: 2012/8279
Karar No: 2012/9221
Karar Tarihi: 05.07.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/8279 Esas 2012/9221 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar tarafından, davalılar aleyhine 27.06.2012 gününde verilen dilekçe ile geçit irtifakı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 03.04.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kesin süreye uyulmaması nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 90. maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
Aynı yasanın 94.maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
1-Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
2-Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
3-Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
4-Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
Somut olayda; kabul edilen toplam 9.969,94 TL geçit bedelinin kalan 2.518,94 TL"sinin yatırılması konusunda davacı tarafa iki kez kesin süre verilmiş ise de bu miktarın tespit edildiği 21.12.2011 tarihli bilirkişi heyeti raporunda bu bedelin ne şekilde belirlendiği açık olarak ortaya konulmamıştır. Toplam geçit bedeli bu raporda 9.696,94 TL olarak belirlendiği halde bir alt satırda 9 ve 6 rakamlarının yer değiştirerek 9.969,94 TL olarak geçirildiği ve bu şekilde maddi hataya dayalı olarak gösterilen bedelin mahkemece geçit bedeli olarak depo edilmesi konusunda davacıya kesin süre verildiği anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporundaki bu çelişki giderilmeden davacıya geçit bedelinin depo edilmesi için kesin süre verilmesi doğru olmamış, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine 05.07.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.