Esas No: 2012/8127
Karar No: 2012/9023
Karar Tarihi: 02.07.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/8127 Esas 2012/9023 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08.02.2011 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi veya tazminat; davalı-davacı ... vekili tarafından 28.02.2011 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ecrimisil ve sözleşmenin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen 27.10.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, davalının paydaşı bulunduğu 215 parsel sayılı taşınmazın 5000 m2 kısmını 11.09.2009 tarihinde tapuda davalıya devrettiğini, 11.9.2009 tarihli adi yazılı senet ile de taşınmazın 395 m2 kısmında artezyen kuyusu bulunduğundan bu kısmın ve kuyunun kullanım hakkının davalı tarafından kendisine bırakıldığını, kullanım hakkının tapuya şerh verilmesini ve davalının kuyuya müdahalesinin men"ini, aksi taktirde 20.000TL kuyu bedelinin davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuş, birleştirilen davasında taşınmazdaki davacı payını kuyu ile birlikte satın aldığını, davacının taşınmazdaki kuyu ve 395 m2 kısma müdahalesinin men"ini ve 11.9.2009 tarihli sözleşmenin iptalini istemiştir.
Mahkemece, asıl dava reddedilmiş, birleştirilen dava kabul edilmiştir.
Hükmü, davacı-birleştirilen davanın davalısı temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 688. ve devamı maddeleri uyarınca paylı mülkiyetin konusu fiili olarak bölünmemiş eşya ve müşterek mülkiyet ise aynı hukuki statüde bulunan birden çok kişinin belirli bir eşyaya aynı anda paylı olarak malik oldukları bir topluluk mülkiyeti şeklidir. Paydaşların eşya üzerinde sahip bulundukları hisse maddi olarak (fiilen) bölünmüş olmayan soyut bir hisse
niteliğindedir. Başka bir anlatımla fiziki bölünme değil fikri bölünmenin söz konusu olduğu, dolayısıyla her paydaşın müşterek eşyanın her parçasında hakkının bulunduğu, ayrıca müşterek eşya ile ilgili bölünebilen yetkiler üzerinde her hissedarın payı oranında bağımsız hakkının bulunduğu, fakat bölünemeyen yetkilerde herkesin hakkının eşyanın tamamını kapsadığı açıktır.
Somut olayda, dava konusu 215 parsel sayılı taşınmazda davalı dışında birden fazla paydaş daha bulunmakta olup davada yer almamışlardır. Davaya konu taşınmazda mevcut kuyu arzın tamamlayıcı parçasıdır (mütemimcüzüdür). Kural olarak kuyu, üzerinde bulunduğu ana gayrimenkule tabidir. Paylı mülkiyet rejimine tabi taşınmazda tüm paydaşlar arasında payları karşılığı kullanımlarına bırakılan kesimleri belirleyen ve geçerliliği tartışılamayacak bir anlaşma bulunduğu ileri sürülmediği sürece taşınmaz üzerindeki yapılarda da paydaşların tamamının taşınmazdaki payları oranında mülkiyet hakları bulunduğunun kabulü zorunludur. Hal böyle olunca da; davada kullanım hakkının şerhi talebi de bulunduğundan davanın 215 parsel sayılı taşınmazın tüm maliklerine karşı açılması gerekir. 215 parsel sayılı taşınmazın diğer paydaşları davada taraf olmadığından taraf teşkilinin tam olarak gerçekleştiğinden söz edilemez. Bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 02.07.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.