Esas No: 2013/1-3
Karar No: 2013/144
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/1-3 Esas 2013/144 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname : 2012/115591
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi : KOCAELİ 1. Ağır Ceza
Günü : 14.02.2012
Sayısı : 492-63
Kasten öldürme suçundan sanık M. D.."ın 5237 sayılı TCK"nun 82/1-a maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 27.07.2010 gün ve 348-256 sayılı re"sen temyize tabi olan hükmün sanık müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 26.10.2011 gün ve 4748-6318 sayı ile;
“Oluşa ve dosya içeriğine göre; sanığın eşi olan S.(D..) A.. ile boşanmalarına neden olduğunu düşündüğü maktul A.Y.."u olay günü bürosunda çalışmakta olduğunu görünce yanına giderek, tanık S. A.."nın beyanına göre "seni her gördüğümde karımdan ayrılışım aklıma geliyor" diyerek tabanca ile ateş ederek maktulü öldürdüğü olayda;
Suçun tasarlanarak işlendiğinin kabulü için; sanığın eylemini gerçekleştirmeye olay tarihinden önce karar vermesi, kararında sebat ve ısrar göstermesi, karar ile icra arasında makul bir süre geçtiği halde bu kararından vazgeçmeyerek maktulü öldürmesi gerektiği, oysa somut olayda tasarlamanın unsurlarının bulunduğunu gösterir her türlü kuşkudan uzak, kesin ve yeterli kanıt bulunmadığı anlaşıldığı halde, sanığın kasten insan öldürme suçundan cezalandırılması yerine tasarlayarak insan öldürme suçundan hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 14.02.2012 gün ve 492-63 sayı ile;
“…Sanığın eşi S.."den boşanmasının sebebi olarak maktül A..i gördüğü, eşinden 07.03.2006 tarihinde boşandığı, bu tarihten itibaren tanık M.E..’in ifadesinden de sabit olduğu üzere çalıştığı otobüs şirketine ait tesislerin arka bölümünde atış talimleri yaptığı, oğluna maktulü öldüreceğine dair beyanlarda bulunduğu, sanığın bu kararı almasından 6 ay 6 gün sonra almış olduğu kararda sebat ve ısrar ederek, fiili işlemek için temin ettiği silah yanında olduğu halde maktülün işyerine yakın bir çay ocağında tanıklar M.Ba..ve O. E..ile oturduğu, bilahare tanıkları bir işi olduğundan bahisle yanından uzaklaştırdıktan sonra doğruca maktülün işyerine giderek kamera kayıtlarından anlaşıldığı üzere hiçbir duraksama ve kuşku geçirmeden maktule ateş etmeye başladığı ve fiili neticesinde maktulü öldürdüğü, sanığın maktulü öldürmek yönünden aldığı kararında sebat ve ısrarını sürdürdüğü ve olay günü de soğuk kanlı ve sakin bir şekilde maktulün işyerine yakın bir yerde kararını gözden geçirerek öldürme konusunda almış olduğu karardan vazgeçmeyip fiili icra ettiği, tüm bu maddi vakalar karşısında sanığın eyleminde tasarlama unsurlarının bulunduğu” gerekçesiyle direnerek, önceki hüküm gibi karar vermiştir.
Re"sen temyize tabi olan bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.12.2012 gün ve 115591 sayılı “bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın kasten öldürme suçundan cezalandırılmasına karar verilen ve suçun sübutunda uyuşmazlık ve bu kabulde dosya içeriği itibarıyla da herhangi bir hukuka aykırılık bulunmayan olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın kasten öldürme suçunu tasarlayarak işleyip işlemediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Ölü muayene ve otopsi tutanağına göre, maktulün vücudunda 3 adet ateşli silah mermi giriş deliği bulunduğu, yaralardan her birinin ayrı ayrı öldürücü nitelikte ve mermi seyirlerinin önden arkaya, yukarıdan aşağıya doğru seyir izlediği,
Maktul A.Y..un 1955 doğumlu olup, G..’te faaliyet gösteren bir müteahhitlik şirketinde müdür olarak çalıştığı, şirketin Gölcük Merkez Kapalı Çarşısında bürosu bulunduğu, maktulün aynı zamanda büronun da içinde bulunduğu Merkez Kapalı Çarşısının yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığı,
Sanık M. D.."ın 1960 doğumlu olup, düzenli bir işi olmamakla birlikte Kocaeli merkezli ... Tur isimli otobüs firmasında şoför olarak çalıştığı, eşi S. D..’dan 07.03.2006 tarihinde boşandığı, bu evlilikten iki çocuğunun bulunduğu,
Tanık S.l (D...) A.." ın 1960 doğumlu olup, sanık ile evli iken, maktulün yönetim kurulu başkanı olduğu Gölcük Merkez ... Yönetiminde 2005 yılı Haziran ayında sekreter olarak işe başladığı, sanığın buna muafakatı olmadığından işe başlaması nedeniyle aile içi huzursuzlukların arttığı, tanık S..in 2 Aralık 2005 günü sanık ile tartıştıktan sonra çocuklarını da alarak sanıkla birlikte yaşadığı evden ayrıldığı, sanığın tanık S.."in çalıştığı işyerine giderek tanıktan eve dönmesini istediği, tanığın eve dönmeye razı olmaması üzerine tanığın işvereni konumunda olan maktulden yardım istediği, maktulün tanık ile sanığın barışmaları için aracılık yaptığı, buna rağmen tanığın sanıkla barışmaması üzerine sanığın sık sık işyerine gelerek tanıkla tartıştığı, bu tartışmalardan rahatsız olan maktul ve çarşı yönetiminde görevli diğer kişilerin tanık S.."den işi bırakmasını istedikleri, bunun üzerine tanığın yine Gölcük"te faaliyet gösteren başka bir şirkete geçiş yaptığı, bu geçişten sonra tanığın sanık aleyhine şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açtığı, sanığın açılan davayı kabul ettiği, yapılan yargılama sonucunda 07.03.2006 tarihinde boşanmalarına karar verildiği,
Olayın saat 14.30 sıralarında maktulün yöneticisi bulunduğu müteahhitlik şirketine ait büroda meydana geldiği, olay sırasında şirketin personel sorumlusu tanık S. A.."nın büroda bulunduğu,
Büronun bulunduğu çarşının güvenlik kamerası görüntülerine göre; kameranın maktulün işyerininde bulunduğu koridorun tamamını gördüğü, koridorun ortasında merdiven bulunduğu, maktulün işyerinin merdivenin tam karşısında olduğu, olaydan önce işyerinin önünde kimsenin bulunmadığı ve herhangi bir hareketliliğin gözlenmediği, saat 14.38.12"de sanığın omzunda çanta asılı şekilde merdiven başında görüldüğü, herhangi bir tereddüt geçirmeksizin maktulün işyerine yöneldiği, 5 adım atmak suretiyle işyerinin kapısına 14.38.16"da ulaştığı, sol eliyle işyerinin kapısını açtığı, omzunda asılı çantası koridordan gözükecek şekilde işyerine giriş yaptığı, 14.38.29"da geriye doğru hamle yaparak sağ elini omzunda asılı çantasının içine götürüp çantadan silahını çıkarıp işyerine doğru hamle yaparak kolunu işyerinin içine doğru uzattığı, 14.38.34"te işyerinin kapısından koridora doğru geriye hamle yaptığı, elindeki silahla işyerinin içine doğru ateş ettiği, 14.38.35"te silahını indirip koridorun ortasından geriye döndüğü, merdivenlere yönelerek olay yerinden uzaklaştığı, 14.38.38"de kameranın görüş alanından çıktığı, 14.38.40"da sanığın silahla ateş ettiği kapıdan tanık S.A.."nın dışarı koşarak çıktığı, 14.38.41"de maktulün aynı kapıdan hızlı adımlarda çıkış yaptığı, koridora doğru bir adım attıktan sonra eğildiği, eğik vaziyette merdivene doğru 3 adım attıktan sonra merdivenin başına geldiğinde yere yığıldığı, daha sonra koridorda bulunan diğer işyerlerinden çıkan şahısların yere düşen maktulün başında toplandığı,
Anlaşılmaktadır.
Olayın tek görgü tanığı S. A.."nın aşamalarda benzer olacak şekilde; olayın meydana geldiği büroda faaliyet gösteren şirketin personel sorumlusu olduğunu, maktulün de şirketin müdürü olduğunu, maktulün aynı zamanda çalıştığı şirketle ilgisi bulunmayan Merkez Kapalı Çarşı yönetim kurulu başkanı olduğunu, sanığın eşi S..in 2005 yılı Haziran ayında çarşı yönetiminde sekreter olarak işe başladığını, yıl sonuna doğru S..in eşinden ayrılma kararı aldığını, sanığın eşi S.. ile aralarını bulması için maktulün yanına geldiğini, maktulün sanığa yardımcı olmaya çalıştığını, sanığa ve eşine nasihatlerde bulunduğunu, sanığın bu şekilde iş yerine birkaç kez gelip gittiğini, ancak olay tarihinden geriye doğru birkaç aydır gelip gitmediğini, maktul ile S.. arasında ilişki olduğuna dair kesinlikle görgü ve duyumunun olmadığını, olay günü saat 13.45 sıralarında iş yerine geldiğini, bu sırada maktulün iş yerinde olmadığını, yaklaşık 45 dakika sonra maktulün işyerine gelerek kendisine ait masaya oturduğunu, maktulün gelmesinden 5 dakika sonra sanığın da geldiğini ve işyerinin kapısını açar açmaz maktule hitaben "seni her gördüğümde karım aklıma geliyor" dediğini, bu sırada maktulün oturduğu koltuktan kalktığını, masanın etrafını dolanarak bir iki adım attığını, sanığında elini beline atarak metal krom renkli silahını çıkarıp maktule doğrultarak ateş etmeye başladığını, sanığın ateş etmeye başladığında maktulün büronun tam ortasında bulunduğunu, silah atışları sonucu maktulün "ah vuruldum" dediğini, maktulün vurulduktan sonra büronun içinde bir tur atıp can havliyle kendisini dışarı attığını, dışarı çıkar çıkmaz yere düştüğünü, sanığın da olay yerinden süratle kaçtığını söylediği,
Tanık M.E.. soruşturma aşamasında; ... Tur Tesislerinde yıkama bölümünde çalıştığını, sanığı ...Tur firmasında şoför olması nedeniyle üç aydır tanıdığını, sanığın tesislerde bulunan iki katlı otobüsün içinde yatıp kalktığını ve tesislerin arkasında yer alan bölümde ara sıra kuru sıkı silahla atış yaptığını gördüğünü belirttiği,
Tanık S.A..; sanığın boşandığı eşi olduğunu, olayı görmediğini, 2005 yılı Haziran ayında maktul ve tanık N. K..nın iş sahibi olduğu çarşı yönetiminde işe başladığını, sanığın sık sık işyerine gelerek huzursuzluk çıkardığını, sanıktan ayrılmak istemesine rağmen maktulün bu duruma karşı çıktığını, sanığın sık sık işyerine gelip huzursuzluk çıkarması nedeniyle iş sahiplerinin işten ayrılmasını istediklerini, gazete ilanıyla başka bir iş bulduğunu, sanıktan ayrıldıktan sonra sanığın ortak çocukları K.D..a maktulü, dayını ve anneni öldüreceğim dediğini, o günlerde olayı önemsemediğini, daha sonra olayın meydana geldiğini, sanıkla geçimsizliklerinin olduğu dönemde maktulün evliliğini devam ettirmesi için kendisine tavsiye ve telkinleri olduğunu, sanık ile evli oldukları dönemde sanığın silahının bulunmadığını, silahı boşandıktan sonra temin ettiğini, maktulün kendisine yönelik olarak cinsel içerikli söz ve davranışının bulunmadığını, boşanma davasını maktulün işveren olduğu işten ayrıldıktan sonra açtığını ve mahkemenin 2006 yılının Mart ayında boşanmalarına karar verdiğini ifade ettiği,
Tanıklar M.B..ve O.E..ın; sanığı ...Tur firmasında şoför olması nedeniyle tanıdıklarını, olay günü birlikte Cuma namazı kılmak için Gölcük Merkez Kapalı Çarşısının altında bulunan camiye gittiklerini, camide sanık ile karşılaştıklarını, birlikte Cuma namazını kıldıklarını, namaz bittikten sonra çarşıda bulunan çay ocağına birlikte gittiklerini, çay ocağında gazetelere bakıp sohbet ettiklerini, sohbet sırasında sanığın herhangi bir sıkıntısından bahsetmediğini, çay ocağından işe gitmek üzere birlikte kalktıklarını, kalktıktan sonra sanığın bir işinin olduğunu söyleyerek yanlarından ayrıldığını, çarşının çıkışına doğru geldiklerinde silah sesi duyduklarını, silah sesinin geldiği yöne doğru baktıklarında sanığı kaçarken gördüklerini beyan ettikleri,
19.09.2007 tarihli celse de sanığın isteği üzerine sorulan soruya maktulün eşi katılan N. Y.."un; sanığın kendisine telefon ettiğini, maktulü kastederek "eşin benim yuvamı yıktı, ben de onun yuvasını yıkacağım" dediğini, bu söze karşılık kendisinin "böyle birşey yok" dediğini, bunun üzerine sanığın küfür ederek telefonu kapattığını ifade ederek cevap verdiği,
Sanık savunmasında özetle; tanık S. A.. ile evli olduğunu, eşinin maktulün yöneticisi olduğu iş merkezinde çalışmaya başladığını, 2 Aralık 2005 günü eşiyle tartıştığını, bu tartışmadan sonra eşinin çocuklarla birlikte evden ayrıldığını, eşinin eve dönmesi ve eşiyle barışmasını sağlaması için maktulden yardım istediğini, maktulün bu durumu fırsat bilerek eşi S.. ile yakınlaştığını, eşine "bundan koca olmaz, kızım bunu boşa, sana koca mı yok, gençsin, güzelsin" biçiminde sözler söylediğini duyduğunu, bunun üzerine defalarca maktule devreden çıkmasını söylediğini, ancak maktulün devreden çıkmadığını, tahliye edilmesi durumunda maktulün mezarına da sıkacağını, olay günü iş merkezindeki kahveye oturmaya gittiğini, maktulün bürosunun önünden geçerken maktulün ayak ayaküstüne atmış, kaykılmış vaziyette elini havaya kaldırarak hareket ettirmesinin gururuna dokunduğunu, geri dönüp maktulün yanına gittiğini, yaptığı hareketin yanlış olduğunu, yuvasını yıktığını söylediğini, bunun üzerine maktulün hışımla oturduğu koltuktan kalkarak sol eline uzun bir cisim alıp üzerine yürüdüğünü ve kendisine "seni o..çocuğu, şerefsiz, ib.., pezevenk’ gibi sözler söylediğini, büroda bulunan sekreterin maktule “A.. abi dur yapma” dedi ise de maktulün üzerine gelmeye devam ettiğini, bunun üzerine tabancasını çıkartarak maktulün ayaklarına doğru ateş ettiğini savunduğu,
Görülmektedir.
5237 sayılı TCK’nun “Nitelikli hâller” başlıklı 82. maddesinde “(1) Kasten öldürme suçunun;
a) Tasarlayarak,
...İşlenmesi hâlinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde tasarlayarak öldürme, kasten öldürme suçunun nitelikli halleri arasında sayılmıştır.
Gerek madde metninde, gerekse gerekçesinde “tasarlama” kavramının tanımına yer verilmemiş, bu konunun açıklığa kavuşturulması, öğreti ve yargısal kararlara bırakılmıştır. Öğretide tasarlamayı açıklama bakımından soğukkanlılık ve planlama teorisi olarak iki görüş ileri sürülmüştür. Soğukkanlılık teorisine göre, tasarlayarak öldüren şahısta bir soğukkanlılık gözlenmektedir. Bu kişinin başkasını öldürürken hiç heyecan duymamış olması, ondaki ruhsal kötülüğü göstermektedir. Ayrıca fail, öldürme kararını önceden almış olmasına, araya zaman girmiş olmasına karşın, soğukkanlılığını korumuş ve bu karardan vazgeçmemiştir. Planlama teorisine göre ise, tasarlama ile işlenen öldürme suçlarında, suç; önceden kararlaştırılmış, hazırlanmış ve planlanmıştır. Bu hazırlık; pusu kurmak, mağduru ya da maktulü bulmak, hile ile öldüreceği yere getirmek şeklinde olabilecektir. Burada fail, önceden aldığı suç işleme kararını gerçekleştirmek için suçta kullanacağı araçları seçip, temin etmekte ve bu suçu nasıl işleyeceği konusunda plan yapmaktadır.
765 sayılı TCK’nun yürürlükte olduğu dönemde, Ceza Genel Kurulunun 09.07.2002 gün ve 138-301 ile 03.12.2002 gün ve 247-414 sayılı kararlarıyla; “failin bir kimseye karşı bir suçu işlemeye sebatla ve koşulsuz olarak karar vermesi, suçu işlemeden önce soğukkanlı bir şekilde düşündükten sonra ulaştığı ruhsal sükûnete rağmen kararından vazgeçmeyip ısrarla ve bu akış içerisinde fiilini icraya başlaması halinde tasarlamadan söz edilebilir. Tasarlama halinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında bir süre geçmektedir. Fail bu süre içinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte, ancak tasarladığı suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi fakat bir başka nedenle ve ani bir kararla fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilemez. Suç işleme kararının ne zaman alındığı ve eylemin ne zaman işlendiği mevcut kanıtlarla saptanmalı, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşılamayacağı araştırılmalıdır” sonucuna ulaşılmıştır.
Yerleşik yargısal kararlarda kabul edildiği ve tereddütsüz bir şekilde uygulandığı üzere, tasarlamadan söz edilebilmesi için; “failin, bir kimsenin vücut bütünlüğü veya yaşam hakkına karşı eylemde bulunmaya sebatla ve koşulsuz olarak karar vermiş olması, düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesine ve ulaştığı ruhi sükûnete rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlaması ve gerçekleştirmeyi planladığı fiili, belirlenmiş kurgu dâhilinde icra etmesi gerekmektedir” Nitekim Ceza Genel Kurulunun 28.04.1998 gün ve 117–155, 13.11.2001 gün ve 239–247, 03.10.2006 gün ve 30–210, 15.12.2009 gün ve 200–290, 02.02.2010 gün ve 239–14, 16.02.2010 gün ve 251–25, 25.01.2011 gün ve 122–7, 12.06.2012 gün ve 560-227 ile 26.06.2012 gün ve 67-258 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Tasarlama halinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında sükûnetle düşünebilmeye yetecek kadar bir süre geçmektedir. Fail bu süre içinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte ve suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi ve fakat bir başka nedenle ve bir başka ani kararla fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilemez. Suç işleme kararının hangi düzeydeki eylem için ve ne zaman alındığı ile eylemin şarta bağlı olmayan bu kararlılıktan ne kadar zaman geçtikten sonra işlendiği mevcut delillerle belirlenmeli suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşılamayacağı değerlendirme konusu yapılmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığın boşandığı eşi olan tanık S..’in 2005 yılı Haziran ayında maktulün yönetim kurulu başkanı olduğu Gölcük Merkez ...yönetiminde sekreter olarak işe başladığı, bu nedenle sanık ile tanık S.. arasında aile içi geçimsizliğin arttığı, 2 Aralık 2005 günü aile içinde yaşanan tartışmadan sonra tanık S.."in çocuklarını alarak sanıkla ortak yaşadıkları evden ayrıldığı, bunun üzerine sanığın tanık eşi S..in işvereni konumunda olan maktulden eşini evine dönmesine ikna etmesi için yardım istediği, maktulün sanık ile S.."in barışması için aracı olduğu, S.."e tavsiyelerde bulunduğunu, ancak S.."in eşiyle barışmayı kabul etmediği, tanığın eve dönmemesi üzerine sanığın sık sık işyerine gelerek S..ile tartıştığı, bu tartışmaların işyerinde huzursuzluğa neden olduğu, işyerinde yaşanan huzursuzluklardan rahatsız olan maktul ve diğer yönetim kurulu üyelerinin S.."den işten ayrılmasını istedikleri, bunun üzerine S.."in başka bir iş bularak 2005 yılı Aralık ayında maktulün yöneticisi olduğu işyerinden ayrıldığı, S.."in yeni işyerine geçtikten sonra 2006 yılı Şubat ayında sanık aleyhine şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açtığı, sanığın davayı kabul ettiği, 07.03.2006 tarihinde tarafların boşanmalarına karar verildiği, boşanmadan sonra sanığın eski eşine iş vermesi ve ayrı oldukları dönemde eşine destek olması nedeniyle boşanmalarına sebep olduğunu düşündüğü maktulü öldürmeye karar verdiği, bu kararını oğlu K. D..ve maktulün eşi N. Y.."a bildirdiği, maktulü öldürme amacını gerçekleştirmek için silah temin ettiği, çalışmış olduğu otobüs firmasına ait dinlenme tesisisin arkasındaki alanda atış talimleri yaptığı, maktulü öldürme kararı aldıktan sonra aradan geçen uzunca sürede bu kararını gözden geçirip bu kararında sebat göstererek, buna yönelik hazırlıklar yaptığı, olay günü de kararını icra etmek amacıyla maktulün işyerinin bulunduğu çarşıdaki camiye giderek normal hayatına devam ediyor görüntüsü verdiği, camide tesadüfen karşılaştığı tanıklar O.E..ve M. B.. ile birlikte maktulün işyerinin bulunduğu çarşı içindeki çay ocağına gittiği, çay ocağında iken tanıklara sıkıntılarına, ailesine ve maktule dair hiçbir anlatımda bulunmayarak soğukkanlılığını koruduğu, işe gitmek üzere çay ocağından ayrılan tanıklar ile birlikte çay ocağından çıktıktan sonra tanıkları yanından uzaklaştırmak için işinin olduğunu söyleyerek ayrıldığı, tanıklardan ayrıldıktan sonra maktulün işyerine planlı ve kararlı şekilde giderek maktule hitaben “seni her gördüğümde ayrıldığım eşim aklıma geliyor” dediği, oturduğu koltuktan kalkıp kendisine doğru yönelen maktule doğru 4 el ateş ederek kasten öldürme eylemini tereddütsüz şekilde gerçekleştirdiği anlaşıldığından, sanığın kasten öldürme suçunu tasarlayarak işlediğinin kabulü gerekmektedir. Bu nedenle, yerel mahkemece sanığın kasten öldürme suçunu tasarlayarak işlediğine yönelik kabul ve uygulamasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan on Genel Kurul Üyesi; "sanığın kasten öldürme suçunu tasarlayarak işlediği yönünde şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil elde edilemediğinden yerel mahkeme direnme hükmünün bozulması gerektiği" düşüncesiyle karşıoy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.02.2012 gün ve 492-63 sayılı direnme hükmünün ONANMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.04.2013 tarihinde yapılan birinci müzakerede gerekli çoğunluk sağlanamadığından, 16.04.2013 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.