Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/8-220 Esas 2013/138 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2013/8-220
Karar No: 2013/138

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/8-220 Esas 2013/138 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2013/8-220 E.  ,  2013/138 K.
  • YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISININ İTİRAZI
  • 6136 SAYILI KANUNA AYKIRILIK
  • CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 308
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 50
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 53
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 62
  • ATEŞLİ SİLAHLAR VE BIÇAKLAR İLE DİĞER ALETLER HAKKINDA KANUN (6136) Madde 13

"İçtihat Metni"

6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık Orhan "ın aynı kanunun 13/1, 5237 sayılı TCK’nun 62 ve 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 375 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, kişiliği ve sair halleri, suçun işlenmesindeki özellikler,  geçmişi ve sabıkalı oluşu nedeniyle TCK’nun 51, 52 ve 5271 sayılı CMK’nun 231/5. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 23.09.2008 gün ve 182–246 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 03.05.2012 gün ve 1988–15152 sayı ile;

"Tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında TCK"nun 58. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yapılan yargılamaya, toplanan kanıtlara, hükmün dayandığı gerekçe ve takdire göre yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, ancak:

1- 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın (c) bendinde yazılı sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkından, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan koşullu salıverme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan ise 2. fıkra gereğince cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

2- Sanık müdafiinin 23.09.2008 tarihli oturumda sanık hakkında lehe hükümlerin uygulanması isteminin TCK"nun 50. maddesi uyarınca tayin edilen kısa süreli hapis cezasının paraya ve seçenek yaptırımlara çevrilmesini de kapsadığı halde, bu konuda bir karar verilmemesi" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 06.07.2012 gün ve 36001 sayı ile;

"1) Yüksek Dairenin 1 numaralı bozma nedeninde yer alan "5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın (c) bendinde yazılı sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkından, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan koşullu salıverme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan ise 2. fıkra gereğince cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması" temyiz merciince düzeltilerek onanması mümkün bir eksikliktir.  Yüksek Dairemizin bu yönde birçok kararı mevcuttur.

2)Yerel mahkemenin hükmünde "sanığın kişiliği ve sair halleriyle suçun işlenmesindeki özelliklere, sanığın geçmişi ve sabıkalı oluşuna binaen hakkında TCK  51, 52 ve 5271 sayılı CMK"nun 231/5. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasına yer olmadığına" karar verildiği görülmektedir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 50. maddesindeki düzenlemeye göre "kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre" hürriyeti bağlayıcı cezaya seçenek yaptırımlara çevrilebilmektedir. Yerel mahkeme hürriyeti bağlayıcı cezayı şahsileştirirken TCK 50. maddede yer alan ölçütleri değerlendirmiş, ancak uygulama maddesini "TCK 50 şeklinde" hüküm yerinde göstermemiştir. Yüksek Dairelerimizin yerleşik uygulamalarına göre "uygulama maddesinin hüküm yerinde gösterilmeyişi" düzeltilerek onama suretiyle giderilebilir eksiklik olarak değerlendirilmektedir" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.

5271 sayılı CMK"nun 308. maddesi uyarınca dosyanın gönderildiği Yargıtay 8. Ceza Dairesince 18.01.2013 gün ve 24122–1792 sayı ile, itirazın süresinde yapılmadığından bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

                                               TÜRK MİLLETİ ADINA

                                        CEZA GENEL KURULU KARARI

İtirazın kapsamına göre inceleme, sanık hakkında 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmış olup, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkeme tarafından 5237 sayılı TCK"nun 50. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı konusunda bir değerlendirme yapılıp yapılmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan itirazın süresinde olup olmadığı hususunun öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.

İncelenen dosya içeriğinden; yerel mahkeme hükmünün Özel Daire tarafından 03.05.2012 gün ve 1988-15152 sayı ile bozulduğu, Özel Daire bozma ilamının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına 05.06.2012 tarihinde teslim edildiği, Özel Daire bozma ilamına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 06.07.2012 tarihinde itiraz kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.

                Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi, 5271 sayılı CMK"nun olağanüstü kanun yollarının yeraldığı "Altıncı Kitap", "Üçüncü Kısım", "Birinci Bölüm"de 308. maddede;          

                "(1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re"sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.

                (2) İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.

                (3) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir"şeklinde düzenlenmiştir.

                               Bu düzenleme ile, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren 30 gün içinde ceza daireleri kararlarına karşı itiraz yasa yoluna başvurabileceği öngörülmüş, ancak farklı bir hüküm getirilmek suretiyle sanık lehine itirazlarda süre aranmayacağı kuralı benimsenmiştir. Buna göre, sanık aleyhine sonuç doğuracak şekilde belirlenen aykırılıklarla ilgili olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tanınan ve olağanüstü bir kanun yolu olan itiraz 30 günlük bir süre ile sınırlandırılmış olup, bu süre Daire kararının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına verildiği tarihten itibaren başlayacaktır. Süre geçtikten sonra sanık aleyhine itiraz yoluna gidilemeyecektir.

                Ceza Genel Kurulunca öncelikle itirazın süresinde yapılıp yapılmadığı değerlendirilecek, ön inceleme sonucunda itirazın süresinde olduğunun belirlenmesi halinde, esasa girilip daire kararının hukuka uygun olup olmadığı saptanacak, sürenin geçtiğinin anlaşılması durumunda ise başvuru reddedilecektir. 

Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Yerel mahkemece sanığın 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan mahkumiyetine ilişkin hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine inceleme yapan Özel Dairece hükmün 5237 sayılı TCK"nun 50. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı konusunda bir değerlendirme yapılmadığından ve 53. maddenin hatalı uygulandığından bahisle iki nedenden dolayı bozulmasına karar verilmesinden sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, 50. maddeye ilişkin değerlendirme yapıldığı, 53. maddenin uygulanmasına ilişkin isabetsizliğin ise düzeltilmesinin mümkün olduğu gereçesiyle yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanması gerektiği görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır. Sanık lehine bozulan hükmün onanmasına ilişkin olan ve sanık aleyhine olduğunda kuşku bulunmayan bu itirazın 5271 sayılı CMK"nun 308. maddesi uyarınca 30 günlük süreye tabi olduğu, dosya içeriğine göre 06.06.2012 tarihinde başlayan itiraz süresi 05.07.2012 tarihinde sona erdiği halde, itiraz kanun yoluna Özel Daire ilamının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiinden 31 gün sonra olacak şekilde 06.07.2012 tarihinde başvurulduğu görülmektedir.

Bu nedenle 30 günlük kanuni süreden sonra yapılan sanık aleyhindeki itirazın Ceza Genel Kurulunca görüşülmesi mümkün değildir.              

Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kanunun öngördüğü 30 günlük süre içinde yapılmaması nedeniyle reddine karar verilmelidir.

                SONUÇ :

                 Açıklanan nedenlerle;

                1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının süre yönünden REDDİNE,

                2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.04.2013 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara