6. Hukuk Dairesi 2010/96 E. , 2010/7667 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
KARAR TARİHİ :13.10.2009
ÜÇÜNCÜ ŞAHIS :
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık, önalım hakkına konu edilen payın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece davacı ..."ın açtığı davanın feragat nedeniyle reddine, davacı ..."ın açtığı davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili dava dilekçesinde müvekkilinin paydaşı olduğu ... parsel sayılı taşınmazda diğer paydaş 21500/98.800 payını 26.06.2008 tarihinde davalıya sattığını belirterek, önalım hakkı nedeniyle davalı payın iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı yargılamaya gelmemiş, bir cevap da vermemiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması T.M.K.nun 2.maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.02.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Olayımıza gelince; davalı yargılama sırasında ileri sürmemekle birlikte temyiz dilekçesinde dava konusu taşınmazın paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip, her bir paydaşın kendi yerini kullandığını, herkesin kendisine ait yerin etrafını çitle çevirdiğini savunmuştur. Yukarıda açıklandığı üzere taşınmazların taksim edilerek kullanıldığı savunması davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Bu halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Bu durumda mahkemece davalının temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü taksim savunmasına ilişkin delillerinin, varsa davacının bu konudaki karşılık delillerinin sorulup, toplanması, gerekirse yerinde keşif yapılarak tapu kayıtlarının ve krokilerinin uygulanması, tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 22.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.